Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Sen neden Etro’nun yanında değilsin?

Sen neden Etro’nun yanında değilsin?

Tamam, AK Parti’yi sevmeyebilirsin. Sevme zaten...

İktidarın bütün uygulamalarını eleştirebilirsin. Eleştir zaten...

Bu hükümetin “başımıza gelmiş en kötü şey” olduğuna inanabilirsin. İnan zaten...

İnan ve kendi “farklılığına” kitleleri inandırabil ki, bir dahaki seçimde sandığa gittiklerinde bu “farklılığı” mehaz alıp gerekli iktidar değişikliğini gerçekleştirsinler... Risk alıp “darbe kovalamak” zahmetine girişen mütekait generalleri de “Ergenekon savcıları”nın eline düşmekten kurtarsınlar... Sevaptır.

Hayır, öyle yapmıyor.

Etro Kemal’in partisi ne söylüyorsa, o da onu söylüyor.

Kendine özgü bir politikası, “Sen hakikaten de Menderes’in devamıymışsın” dedirtecek bir çıkışı, “Demokrat Parti geleneğini” hatırlatan bir beyanatı, bir hususi argümanı, bir çözüm önerisi, bir kurtuluş reçetesi, bir iyileştirme paketi var mı?

Yok...

Etro Kemal’in partisi söyleyecek, o vokal yapacak...

Bunu da, “Bakın, ne de güzel siyaset yapıyorum, Demokrat Parti ruhunu yaşatıyorum” diye pazarlayacak.

Bir zamanlar “Menderes’in avukatı” olmakla övünürdü.

Demokrattı...

Darbelere, statükolara ve oligarklara karşıydı...

Merhum Menderes’in oğlu Aydın Bey çıktı, “Hayır” dedi, “Bu hilaf-ı hakikattir. Hiçbir zaman demokrat olmadı. Hiçbir zaman babamın avukatlığını yapmadı...”

Demokrat Parti Genel Başkanı muhterem Hüsamettin Cindoruk’tan söz ettiğim anlaşılmıştır.

Ben de onu Menderes’in avukatı, anti-militarist, şu bu sanıyordum.

Fakat tarih, tüm bildiklerimi tekzip etti.

Nasıl mı?

Hürriyet Partisi’ni hatırladınız mı?

Ekrem Alican’ı?

Merhum Turan Güneş’i bir yerlerden duymuşluğunuz vardır

ama... Etro Kemal’in ekonomi kurmaylarından (ve son zamanlarda nedense hırçın bir görüntü sergileyen) Prof. Hurşit Güneş’in babasıdır. Kandıralıdır. Efsane bir devlet adamıydı... Efsane sayılmasa da, sıra dışı bir Dışişleri Bakanı’ydı...
Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu’nu da bilmezsiniz...

Fethi Çelikbaş’ı Uğur Mumcu’nun kitaplarından okumuşsunuzdur.

Bir de Coşkun Kırca vardı. Eski bir diplomattır. Büyükelçiliği döneminde Asala militanlarının saldırısına uğradı, pencereden atlayarak hayatını kurtardı. Bir ara siyasete soyundu. Üç hafta kadar Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturdu. Bir ara Doğan Medya Grubu’nda yazarlık yaptı. Şimdi aramızda değil. Derin devletimizin “mutemet” ve “muteber” elemanlarından biriydi. Hatta, önde gideniydi... Kararlı bir militaristti...

Bu değerler, 1955 yılında bir parti kurdular. Adını da “Hürriyet Partisi” koydular.

İşte Hüsamettin Cindoruk, bir tür “Menderes karşıtları örgütlenmesi” olan Hürriyet Partisi’nin elemanıdır. DP’yle ilgisi yoktur...

Dün bir açıklamasını okudum... “CHP, devlet memurları kanununda değişiklik öngören tasarıyı Anayasa Mahkemesi’ne götürüp bozdursun” diyordu.

Ben de diyorum ki...

DP’yi alaşağı edenlerle kol kola girmek sende...

Menderes’in kemiklerini sızlatmak sende...

Darbe soruşturmalarını sulandırmak ve “sivil diktaya gidiyoruz” diyerek ortalığı bulandırmak sende...

Silivri’ye selam göndermek sende...

Hasım bilinen CHP’yle aynı türküyü çığırmak sende...

Her türlü “demokratikleşme”ye karşı militer tepkiler vermek sende...

Madem yok birbirinizden farkınız... Sen neden Etro Kemal’in yanında değilsin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi