Giniralşa
Eski Rus romanlarında böyle geçer, "giniralşa"... Generalin karısı demektir.
Hani şu "N. kentinden" bilmemkaç "verst" uzaklıktaki "L. kasabasından" dem vuran on dokuzuncu yüzyılın eski Rus romanları... Hani, generalin karısına "çaya gidilen" romanlar...
Bu deyim artık kullanılmıyor. Rusça öğreten ve okuma parçası olarak da eski Rus romanlarından örnekler veren ders kitaplarında "eski bir deyim" diye açıklama yapılıyor.
Fransızca'da da böyleydi, "la generale"... Ya da "la marechale"... Sanki kadın, kocasıyla birlikte ordulara komuta ediyor... Eşbaşkan gibi, eşkomutan... Havası da ona göre tabii.
Şişman, beyaz tenli, üç çeneli Rus kadınları...
Ya göbekli, pancar suratlı, ya da inadına kemikli, sıska, seyrek sakallı, gözleri çakmak çakmak Çar generalleri...
Geçen gün haberlere baktım.
Sunahanım Hanım, Sevil Hanım'ın 22 parça pırlantasıyla 110 bin dolarını geri vermemiş... Sevil Hanım dava açmış...
22 parça pırlanta... Ulan biz burada o kadar şeriatçılık ederek, o kadar vatanı milleti satarak, o kadar yandaşlık ve yalakalık yaparak milyarları götürüyoruz, bizim karıda var toplam üç parça, beş parça pırlanta!...
Üstelik bu bir kısmı... Yirmi ikisini kaptırmış, geride daha kaç parça kalmış?
Pırlantaları ve dolarları bir hanımdan öbür hanıma götüren de, paşanın emir subayı... Öyle iddia ediliyor.
Sevil Hanım "alışveriş için yurt dışına gideceğini" söyleyerek Sunahanım Hanım'dan 150 bin dolar istemiş... (Oysa biz hanımla birlikte üç bin dolar denkleştirince ipimizi kırarız vallahi.)
Hanımın eşi de "ilişkide bulunduğu değişik kişilerden" ancak 110 bin dolar denkleştirebilmiş... (İlişkide bulunduğum kişilerden beş bin dolar istesem bir daha selam vermezler.) Bu arada elbette vatanı birtakım göbeğini kaşıyan ampul kafalıların elinden kurtarma planları da yapıyor...
Bu parayı da emir subayı vasıtasıyla öbür hanıma teslim etmiş.
Devir teslim nerede gerçekleşmiş? Orduevinde. (Sakallı ve başörtülü girmek yasak, elinde yüz on bin dolarla girmek serbesttir.)
Sevil Hanım da, "bu paraları nereden bulmuş, önce onu açıklasın" diyor...
Öyle ya, kocası bizim gibi vatan haini değil ki paraları cukkaya doldursun... Memur maaşına talim eden adam.
Sevil Hanım'ın kardeşinin de Nişantaşı'nda mağazası varmış... (Bizim küçük baldız da rahmetli bacanaktan kalan emekli maaşına talim ediyor.)
Sunahanım Hanım, pırlantaları "takıp iade etmek üzere" istemişmiş...
"Düğüne gideceği zaman komşudan ödünç tayyör almanın" daha ileri bir düzeyi...
Oysa Sevil Hanım da onu uzaktan tanıdığını, aralarında "bir samimiyet olmadığını" ileri sürüyor.
Pardon, hangi hanım hangi hanımdan ne almış ne vermiş, ben şaşırdım.
Bir hanım öbür hanım için "eşim emekli olduktan sonra bu iddialarda bulundu" diyor. (Sıkıysa muvazzafa bulaş!)
Eşi de (hangisi hangisinin eşiydi, karıştırıyorum) eşine demiş ki, "mahkemede bu hanım için 'agresifti, kirliydi, bakımsızdı' de, pırlantaları verme!"
Bu hesaba göre, cadalozların ve pasaklıların takıları "miri mal" mı sayılıyor?
Falan filan...
Şimdi söyleyiniz bakalım, ordunun itibarını sarsanlar "liboşlar" mı yoksa bu tür bazı hanımlar mı? "Giniralşa" kelimesinin çoğulu nasıldı yahu, onu da Rusça bilenler söylesinler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.