Çok kere mavi gözlü Türk
Bu kadar mühim olan spor hayatı, bizim için daha mühimdir. Çünkü ırk meselesidir. Irkın ıslah ve ve küşayişi meselesidir. Ayıklanması meselesidir ve hatta biraz medeniyet meselesidir.
Hiç ağzınızı açmayınız, bunları ben söylemedim.
Kim mi söylemiş? Büyük önder Atatürk!
1926 yılında, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Kongresi'nde söylemiş.
Dünya Futbol Şampiyonası'nın sonunda, spor yapıyorum diye sevinen enayi İspanya, Hollanda, Almanya ve Uruguay takımlarına bir hatırlatalım dedik...
Bu memlekette Atatürk deyince akan sular durmuyor mu? Dursun o zaman. Hiç konuşmayınız.
Tarihçi Ayşe Hür'ün pazar yazılarını okuyor musunuz? Okumuyorsanız hata ediyorsunuz. "Malum gazetede" yazıyor.
Onun sayesinde yakın tarih bilgilerimi tazeliyor, bildiğim bazı şeylerin de bilmediğim ayrıntılarını öğreniyorum. Şu yazıları toplayıp kitap yapsa da sırtıma alıp dağıtsam...
Bakınız, Ayşe Hür'ün anlattığına göre, 1932 yılında toplanan ünlü Tarih Kongresi'nde de Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip "Türk ırkını" nasıl tanımlamış:
"Uzun boylu, beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı, çok kere mavi gözlü ve göz kapakları çekik olarak değil ufki açılan..."
Ayvayı yedik! Benim boyum orta boy, tenim buğday, burnum patlıcan gibi, dudağım şiş, kaşım gözüm kapkara... Ben Türk değilmişim! (Zaten bize küfür eden it kopuk da "sen Türk olamazsın, ya Ermeni'sin ya Yahudi" demiyor muydu?)
Ama korkarım çoğunuz da ayvayı yediniz sayın okurlar... Kaçınız uyar bu tanıma?
Reşit Galip aynı konuşmada Türk ırkının kanının "A grubu" olduğunu da eklemiş. Oradan yırttım... Benim kanım A pozitif... B grubu, 0 grubu, hele hele AB gibi karışık kanlılar ve bütün negatifler, hemen Bakanlar Kurulu'na dilekçe verip vatandaşlıktan çıkınız. Bu ülkede sizin gibi kanı bozuklara yer yoktur. CHP'nin Milli Eğitim Bakanı "negatif kan" da sevmiyor.
Zaten adı üstünde, negatif... Menfi yani, olumsuz... Negatif elektrik gibi... Yılmaz Erdoğan'ın bir oyununda belirttiği gibi, negatif elektrik "çapaklıdır" biraz, "sanayide falan" kullanılır.
Aynı kongreye antropolog Prof. Şevket Aziz Kansu da sarışın bir karı koca ve yavrularını getirip bunları Türk ırkının temsilcileri olarak tanıtmış ve Atatürk'ü "bu gelişmiş ırkın önderi" olarak selamlayıp büyük alkış almış...
Çok bilimsel bir kurultaymış.
Gene bakınız, CHP Genel Sekreteri de ne demiş?.. Yok, Önder Sav değil canım, Recep Peker... O tarihte Önder Sav henüz babası Hayrettin Bey'in içtiği Atatürk Orman Çiftliği ayranında vitamin...
Bakınız, Recep Peker, 1936 yılında yazdığı İnkılap Dersleri Notları adlı kitabında yirminci yüzyılı nasıl özetlemiş:
"İnsanlık tarihi yirminci yüzyıla açılırken tek bir şey, Türk kanı bu gürültüler içinde temiz kalmıştı. Batı Türkleri'ni bu çöküntü içinde kanının arılığı korudu ve sakladı. Dünyaya batırlık örneği gösteren Osmanlı ordusunun yüksekliği bu orduları yaratan bay Türk ulusunun kanındaki yücelikten geliyor."
Kitabı basan da Ankara'da Ulus Basımevi, yani CHP'nin yayın organı Ulus gazetesinin matbaası.
Demek ki yirminci yüzyıl başlarında Osmanlı ordusunda da Kürt, Arap ve Yahudi askerler yokmuş efendim.
Hani Çanakkale'de kim öldü kim kaldı diye tartışıyordunuz ya...
Yıllarca hep böyle bildiniz, Zeki Müren'den şarkılar, pardon, otuzlu yılların "altın çağ Türkiyesi'nden" masallar dinlediniz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.