Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bu darbe inşaat mühendislerine yarar...

Bu darbe inşaat mühendislerine yarar...

Sivil toplum örgütlerinin, kendisine ‘sivil toplum örgütü’ süsü veren kuruluşların, bazı odaların, bazı sendikaların, Rifat Hisarcıklıoğlu’ların, Ertuğrul özkök’lerin ‘uzlaşma çağrısı’, kim ne derse desin, memnuniyet vericiydi.

Dedikleri şey şuydu:

Gerilim azaltılsın, herkes bir adım geri çekilsin, hükümet de üzerine düşenleri yapsın.

Fakat, ‘gerilim’den ne murat edildiği o kadar da seçik değildi.

Madem ortada, kimselerin ne olduğunu anlayamadığı bir gerilim vardı.

Bu gerilimin ucunda kimler bulunuyordu?

Bunlar ne yapıyorlardı da, durduk yerde gerilim oluşuyordu?

Dün gece güzel sesli anchorman Ali Kırca’nın haberlerini izledim.

Ali de, sağ olsun, sivil toplum örgütlerinin ‘uzlaşma çağrısı’nı masaya yatırdı, enine boyuna tartıştı.

Şunu anladık.

Memleket gerilimden kırılıyordu.

Buna ‘dur’ demenin vakti gelmişti de, geçiyordu.

Sorumlu haberci sıfatıyla Ali Kırca, canlı yayında bir de ‘mini anket’ düzenledi.

Biraz tuhaf bir anketti ama, olsun.

Maksat ülkeyi gerilim koşullarından uzak tutmak değil miydi?

Dolayısıyla, önce gerilimin ucunu oluşturan tarafları ortaya çıkarmalıydık.

Ali’nin anketi de buna yönelikti işte.

Kimler (hangi kurumlar) gerilime neden oluyordu? Gerilime neden olanlar ne yapmalıydı da, memleket bu badireden kurtulmalıydı?

Bazı ‘seçenekler’ sundu Ali...

SMS mesajıyla bu seçeneklerden birine işaret edecektik.

Hem ‘gerilimin kaynağını’ ortaya çıkarmış olacaktık, hem de Ali’nin patronuna para kazandıracaktık.

Ne güzel, ne yararlı bir girişim, değil mi?

Nasıl da göz yaşartıcı bir ‘sorumlu habercilik’ anlayışı...

Fakat tuhaf kısmı şuydu:

Gerilimin kaynağı olarak bir sürü seçenek sıralanmıştı; hükümet, medya, muhalefet, parlamento gibi, ama ‘yargı’ yoktu.

Oysa, memlekette ne olduysa, değerli Başsavcı Abdurrahman Bey’in, pekala Cumhuriyet gazetesinde makale olarak yayınlanabilir güzellikteki iddianamesinden sonra oldu.

Ben mi yanlış hatırlıyorum?

Sorumlu bir haberci olan Ali Kırca, bu çok tartışılan iddianameyi duymamış olamaz.

Bugün ‘Aman ha, kriz çıkar; gerilimi azaltalım’ deyip dört koldan uzlaşma çağrısı yapan sivil toplum kuruluşları da mutlaka haberdardırlar bu vetireden.

Uzlaşmacılar herhalde şunu demek istiyor:

İddianame tartışılmasın.

Başsavcı’ya dokunulmasın.

İktidar partisi yöneltilen suçlamaları sineye çeksin.

Ergenekon soruşturulmasın.

Kalp hastası olan yazarlar gözaltına alınmasın.

Herkes kuzu kuzu oturup Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak ‘hayırlı kararı’ beklesin.

Rıfat Bey’in ‘özel’ olarak ne demek istediğini tam anlayamadım ama, kapatma davasında kendisini taraf yerine koyan, herkesten bir adım geri çekilmesini beklerken, bunu yargıdan istemeye hakkımız olmadığını söyleyen (hiç sıkılmadan bunu söyleyebilen) kıymetli Ertuğrul özkök’ümüz ‘uzlaşma’ adına herkesin kuzu kuzu oturup beklemesini istiyor.

Gel de hayret etme...

İnşaat izni için koskoca ülke nasıl göz göre göre ateşe atılır?

Tuhaf...

Gerçekten çok tuhaf...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi