Bir hekime görünün siz!
E birader, sizin de bir tarafınız dikiş tutmuyor ki... Neyi savunduğunuz belli değil. Ne adına savunduğunuz belli değil.
Referandumda oyunuzun rengi “hayır” olacakmış.
E, olsun hadi.
Siz neye “hayır” diyorsanız, bilin ki yapılan işte hayır ve bereket vardır. Müteaddit defa sınanmış, görülmüş, test edilmiştir. (Buradaki “hayır”ın, oyunuza mihver teşkil eden “hayır”la alakası yok. Hemen coşmayın.)
Bugüne kadar neye “evet” dediniz?
Halkın yararına olabilecek hangi girişime destek oldunuz?
Darbeciler darbeye gider... Susarsınız.
Fişçiler, andıççılar ortalıkta fink atar... Tavana bakarsınız.
E-muhtıralar, y-muhtıralar verilir... “Ama Tayyip de çok ileri gidiyor canım. Cumhurbaşkanı seçmeye kalkıyor” diyerek yeni duruma adaptasyon çalışmaları yaparsınız.
Darbe günlükleri sökün eder... “Hilton” dersiniz...
Balyozlar, Sarıkızlar, Eldivenler geçit resmi yapar... “Rafineri izni” dersiniz.
Kafesçilerin “azınlıklar” için düşündüğü iyilikler faş edilir... “Bizim patronun vergi borcu” dersiniz.
Bu referandumda “hayır” diyeceklermiş... Çünkü yapılan değişiklik anayasayı şurasından burasından tırtıklıyormuş, yeni ve esaslı bir şey getirmiyormuş... Yapsınlarmış şöyle “etraflı bir anayasa değişikliği”, bakalım ne oluyormuş!
Birincisi Etrocu tosunlar, yapılan “etraflı” anayasa değişikliğine karşı tavrınızı da biliyoruz...
Baykal’dan aldığınız sufleyle, yıllarca “cunta anayasası, beşi bir yerde anayasası, darbe anayasası” diye zırladınız. Anayasayı değiştirme fırsatı ayağınıza gelince de ortalıktan toz oldunuz... “Bu anayasa değişikliği de nerden çıktı?” dediniz. “Bu hükümet yapmasın, bizim desteklediğimiz hükümet yapsın” dediniz. “Ergun Özbudun olmaz, Süheyl Batum olsun” dediniz.
İkincisi, bir şeye “hayır” demek
başka, yalan söylemek başka...
Üçüncüsü, “hayır” demiyorsunuz, terbiyesizlik ediyorsunuz...
Dördüncüsü, yapılan değişiklik anayasayı şurasından burasından tırtıklamıyor, yığınla yeni icat çıkarıyor.
Mesela kadınlara, çocuklara, gazilere, emekli ve dullara “pozitif ayrımcılık” getiriyor. “Ombudsmanlık” sistemi ve “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı” ise işin kreması...
Başka?
Kurumları “bürokrasi vesayeti”nden kurtarıyor. Tıpkı çağdaş batı demokrasilerinde olduğu gibi, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısını değiştirip “çoğulculaştırıyor.”
Başka?
Demokrasi dışı arayışları yaptırıma bağlıyor. Askerin yargının yapısını ve görev alanını düzenliyor. Sivillerin askeri mahkemede yargılanmasını garabetine son veriyor. Yüksek Askeri Şura’nın, terfi ve kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma işlemleri hariç, her türlü “ilişki kesme” kararına karşı yargı yolunu açıyor.
Başka?
Niçin nefret ettiğinizi söktüremediğimiz (hepiniz aynı fabrikanın mamulatısınız çünkü) Kenan Evren’i koruyan geçici 15. maddeyi kaldırıyor. Öç almak istiyorsanız, yargıdaki adamlarınızı devreye sokup şöyle esaslı bir “12 Eylül yargılaması” yaptırabilirsiniz... Sacit Kayasu denedi, meslekten attırdınız.
Bu kadar “yenilik” kesmedi mi?
Madem solcusunuz, bir de şuradan gidelim o zaman:
Değişiklik paketi, sizin Recep Peker’lerinizin, Deniz Baykal’larınızın, Etro Kemal’lerinizin, Önder Sav’larınızın hayal dahi edemediği bir şeyi gerçekleştiriyor: Sendikal hakları rafine edip iyileştiriyor. Memura “sözleşme hakkı” getiriyor. Grevle ilgili kısıtlamaların önüne geçiyor.
Hâlâ “hayır”da inat ediyorsanız, bizim yapabileceğimiz bir şey yok.
En iyisi bir hekime görünün siz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.