Ülke batmış, umurunda mı?
Baykal, iddianamenin kabul edilmesi konusunda yorum yapmamış... ‘Şimdi tek gündemimiz İzmir. Bu konuda yorum yapmayacağım...’ buyurmuş.
Konuşsa, muhtemelen ‘Ben uyarmıştım, çok fena şeyler olacağını söylemiştim, ama dinlemediler’ diyecektir.
Peki, suçüstü yakalanan darbe çetesi?
Yorum yok.
Danıştay suikasti?
Yorum yok.
Danıştay suikastini gerçekleştirenlerin Cumhuriyet gazetesini bombalaması?
Yorum yok...
Faili ortaya çıkarılmış Danıştay suikastinin, Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından iktidar partisinin ‘suç’ hanesine yazılması ve ‘laiklik karşıtı eylemlere delil’ olarak iddianameye sokuşturulması?
Yorum yok...
Bazı generallerin darbe hazırlığında olduğunu deşifre eden ünlü günlüğün bizzat Oramiral özden örnek tarafından yazılmış olması ve bilgisayar kayıtlarının da bu bilgiyi doğrulaması?
Yorum yok...
Gerçekten yorum yok!
İktidar partisi kapatılmış, parlamentonun ‘yasama yetkisi’ elinden alınmış, ekonomik kriz çıkmış, Avrupa Birliği hayali hedefi yara almış, yabancı yatırımcılar geri çekilmiş, para piyasaları allak bullak olmuş umurunda değil.
Muhtemeldir ki, ‘İktidar partisi kapatılırsa bize ekmek çıkar mı?’ diye düşünüyordur.
Hemen söyleyeyim:
çıkmaz.
Halk, darbe yoluyla iktidara gelmek yahut iktidardaki ömrünü uzatmak isteyenlere sıcak bakmadı, sıcak bakmıyor.
Bunu ben söylemiyorum.
Bunu, İsmet Paşa’nın çeşitli olaylar (27 Mayıs darbesi, Yassıada Duruşmaları, Menderes’in asılması, Başgil’in Cumhurbaşkanı adaylığından çekilmeye zorlanması) karşısındaki suskunluğunu hazmedemeyerek partisinden istifa eden CHP milletvekili Yakup Kadri Karaosmanoğlu söylüyor.
Siz onu ‘Yaban’ ve ‘Kiralık Konak’ gibi harcıalem romanların yazarı olarak biliyorsunuz ama, bana kalırsa öncelikle vicdanıyla halleşmiş iyi bir siyasetçi, sonra da (Haşmet Babaoğlu’nun kulakları çınlasın) ‘Nur Baba’nın yazarıdır.
Hatırlayalım:
Bir türlü iktidara gelemeyen CHP, 27 Mayıs cinayetinin de ittirmesiyle güç bela sandıktan çıkar, İsmet Paşa Başbakan olur.
Paşa, o yıllarda, bugün Deniz Baykal’dan (ve bazı Cumhuriyet gazetesi yazarlarından) duymaya alışık olduğumuz türden laflar etmekte, iktidardaki ömrünü uzatabilmek için sürekli ‘asker sopasını’ hatırlatmaktadır.
Diyor ki Yakup Kadri, ‘İsmet Paşa bu tutumları, bu davranışlarıyla benim nazarımdaki değerini, ‘meşruiyetçi’ ve ‘nizamcı’ vasfını kaybetti. Darbe yoluyla iktidara gelmenin en büyük aleyhtarı bildiğim bu siyaset adamı, şimdi iktidarda kalmak için ihtilal havasını besleyen sözler söylemekten sakınmıyor. Rakiplerini sindirmek için ikide bir ‘üç güne kadar ne olacağını ben de bilmem’ veya ‘çok vahim olaylarla karşılaşmamız tehlikesi vardır’ gibi üstü kapalı tehditler savurmayı mubah kabul ediyor. Yani orduyu, daima silahlı bir müdahaleye hazır göstermek suretiyle TBMM üstünde bir ‘demokles kılıcı’ gibi sallayıp duruyor.’
Bu satırları, koca romancımızın ‘Politikada 45 Yıl’ adlı kitabından aldım.
Siz isterseniz İsmet Paşa’ya ait sözleri, Baykal’ın ‘Hükümet anayasayı değiştiriyor. Ne olacağını bilemem. (...) Şimdi daha güvenle söylüyorum. Anayasaya yönelik tağyir girişimi daha ciddi gelişmelere yol açar?’ sözleriyle değiştirerek de okuyabilirsiniz.
Bence öyle yapın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.