Org. Büyükanıt hangi blokta?
PKK'nın ideolojik ve ekonomik desteği nasıl kesilir? Bu soruyu araştıran sempozyumda Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt da konuştu.
Medya, Büyükanıt'ın, " PKK, Meclis'te... Terör siyasallaştı ve legalleşti " sözlerini ön plana çıkardı.
Bense başka sözlerini önemsedim. Şöyle diyor Büyükanıt:
"Biz terör mücadelesinde ' insan hakları', ' demokrasi', ' özgürlükler' ve ' barış' gibi bazı değerleri elimizden kaçırdık. Bunlar bize silah olarak geri döndü. Bu kavramlar elimizden çıktığı için şimdi bunlara karşı kendimizi savunmaya çalışıyoruz. İnsan haklarını dikkate almayan, barıştan nefret eden bir ülke gibi gösteriliyoruz. İşte biz bu psikolojik harekatı elimizden kaptırdık."
***
Bu sözler niye önemli?
Hareket noktası olarak öncelikle şu saptamayı yapalım: Org. Büyükanıt'ın ilk cümlesinde yer alan " bu değerleri elimizden kaçırdık " ibaresi tartışmalı.
Çünkü... Devlet katında o değerlerin doğru dürüst bir yeri hiç olmadı. Savunmadığınız, kuşku duyduğunuz, en fazla "tahammül" ettiğiniz bir şeyi nasıl kaybedersiniz?
Bu ülkede polisler, " Kahrolsun insan hakları " diye bağırabiliyor... Savcılar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne sinir oluyor...
Hrant Dink cinayetine ve Malatya katliamına, halen görevde olan emniyet çalışanlarının adı karışıyor...
Diğer örnekler için Avrupa Birliği Komisyonu'nun hazırladığı ' İlerleme Raporu'na göz atmak yeter.
Rapor, Org. Büyükanıt'ın saydığı, " demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve barış " gibi değerler açısından durumumuzu gayet güzel ortaya koyuyor: Yolumuz kısa değil.
***
Soracaksınız: "Devlet katında o değerler zaten yoksa ya da güdükse, Büyükanıt'ın sözleri niye önemli?"
Benim gördüğüm, şu anda devlet kurumları içinde ciddi bir çekişme var: İki büyük blok kapışıyor.
Bloklardan biri, sistemi " tahkim " etmeye, statükoyu korumaya, mevcut yapıyı sürdürmeye çalışıyor.
Diğer blok ise Türkiye'nin artık ' eski' değerlerle yönetilemediğini görüyor.
Peki, yeni değerler nedir?
İşte yeni değerler, Org. Büyükanıt'ın saydığı 'demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve barış'tır.
Bu değerler, aynı zamanda, eski tip ulus devlet ile çağdaş ulus devlet arasındaki farka da işaret eder.
Ancak her dönüşüm gibi bu da sancılı bir süreç. Sancılı çünkü yeni değerler, eskiyi savunanların maddi ve manevi imtiyazlarına "dokunacak".
Bunu görüyor ve direniyorlar.
Başbakan Erdoğan'ın, Org. Büyükanıt'ın, bakanların, siyasi parti başkanlarının ve diğer " iktidar oyuncularının " sözlerini işte bu perspektiften okumak gerek.
Temel soru şu: Kim eskiyi savunuyor, kim yeniye geçmeye çalışıyor? (Ve kim kararsız!)