Baykal kurultay isteyecek
Ben söylesem “yandaş”, “vatan haini”, “satılmış”, bilmem ne diyeceksiniz... Bu arada Bedri Baykam’ın avukatından bir tekzip aldım; “vatan haini” deyince aklıma geldi...
Diyor ki Avukat Bey, “Müvekkilim hiçbir zaman, hiçbir yerde, referandumda evet oyu kullananların vatan haini sayılacaklarını söylememiştir. Düzeltmenizi rica ediyorum.”
Düzeltelim, hay hay...
Fakat, değerli ressam Bedri Baykam da bazı şeyleri düzeltsin, tuttuğu avukata dikkat etsin... Avukat Bey, tekzibini, ismini ilk kez duyduğum Ahmet Keçeci diye birine yollamış. Son derece özensiz... Ben olsam, kime tekzip yolladığını bilmeyen birini “vekâletime” tayin etmezdim.
Neyse, konumuza dönelim...
Ben söylemiyorum, Tarhan Erdem söylüyor...
Hem de sizin Tarhan Erdem’iniz... CHP’yi en iyi bilen ve en isabetli analizleri yapan Tarhan Erdem... Benim için de Tarhan Bey elbette...
İnsaflı, vicdanlı, dünya tatlısı bir adam... Üstelik rasyonaliteden kopmamış ve “ölümüne” doğrucu bir adam!
Diyor ki Tarhan Bey, “CHP büyük parti olma fırsatını kaçırdı...”
Sonra da ekliyor: “CHP referandum sürecinde siyasetini yalan üzerine kurdu... Doğruları söyleseydi, tablo başka türlü şekillenecekti. Biraz daha rasyonel davransaydı, bugün Türkiye’de iki büyük parti olacaktı; AK Parti ve CHP... O zaman daha istikrarlı bir siyaset düzenine kavuşacaktık. Ancak CHP görevini yapmadı. Büyük parti olmayı reddetti. Marjinal ve uç fikirlerle netice alacağını zannetti. Netice alamayacağını gördü. Bundan sonra da alması söz konusu değil...”
Haksız mı? Haklı ama Kılıçdaroğlu’na politika tayin edecek halim yok...
Neyi doğru biliyorsa, onu yapsın.
Hatta, ne hali varsa görsün.
İster yeniden “büyük parti” olmanın yollarını arasın, isterse “küçük”te sebat etsin...
Tarhan Bey’in açıklamasında benim dikkatimi daha çok “CHP referandum sürecinde siyasetini yalan üzerine kurdu” ifadesi çekti... Evet, yalan... Kılıçdaroğlu’nun referandum yenilgisini açıklayan sihirli sözcük bu!
Kemal Bey, kampanya süresince, anayasa değişikliğiyle murat edilen şeyin tersini iddia etti... Sürekli AK Parti’nin yargıyı ele geçirmek istediğini, 12 Eylül’den de beter bir sıkı düzen kurulacağını, hoşa gitmeyen sanatçıların bir gece alınıp götürüleceklerini, kayısı fiyatının yükselmeyeceğini, fındığın yerde kalacağını, çiftçinin ucuz mazota kavuşamayacağını, “faşist bir sistem kurulacağını” filan söyledi ve bazı “iyileştirme vaatlerinde” bulundu.
Sonra da verdiklerini geri aldı.
Genel aftan söz etti, ertesi gün geri aldı.
Başörtüsü sorununu çözeceklerini söyledi, ertesi gün AİHM, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarını hatırlattı.
Havuzlu villada oturmayacağını söyledi, “havuzlu kooperatif evi” inşa ettirdiği ortaya çıktı.
Sürekli muhatabının dilinden yakındı, mikrofonu eline aldığında “Recep Bey, kalpazan, koca kulaklı” diye saydırdı... Uzatılabilir...
Emre Aköz, “Ben hayatımda onun kadar kolay yalan söyleyen bir siyasetçi görmedim” diyordu, “Yalanlarını bir başarı öyküsü olarak görüyor. Bu konuda duyarsız... Yalan söylediğinde ‘süperegosu’ müdahale etmiyor. Bu adamdan çekeceğimiz var...”
Emre’yi bilmem ama CHP’nin çekeceği var.
Bakmışsınız Baykal çıkmış “olağanüstü kurultay” istiyor... İster mi ister...
Bu tablodan sonra hakkıdır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.