Yeni moda şu...
Ucuz hoşgörü, ucuz olgunluk, ucuz vizyon sahipliği, ucuz bilgelik havaları...
Ve bol bol malumatfuruşluk!
Fakat her şey vitrinde! Hepsi göstermelik!
Arkası bomboşmuş, "dükkânda" dişe dokunur tek mal yokmuş, kimin umurunda!
Bu moda en çok da futbol ve siyaset dünyasında tuttu! Özellikle de futbol medyasında!..
***
Almanya'ya yenildik!
Hemen "bundan normal ne var!" kampanyası başlatıldı!
Ekranlara çıkılıp, gayet kibirli edalarla Almanya'nın ne kadar büyük olduğu ve bu yenilgiye kızanların ne kadar küçük düşündükleri dile getirildi. Hiddink'in ne kadar değerli bir kariyere sahip olduğu tekrarlandı.
Yenilgiye bozulan sokaktaki, kahvedeki, evdeki futbolsevere burun kıvrıldı.
Ne yalan söyleyeyim...
Dört gün boyunca "canım Almanya dünyanın en iyi ikinci takımıdır, Milli Takım tabii ki yenilecek! Eleştirileri abartıyoruz" diyenlerin kendilerine verdikleri "olgun ve bilgili adam" havalarını seyretmekten bana gına geldi!

***
Oysa futbol basit oyun.
Üç aşağı beş yukarı herkesin görebileceği gerçekleri var futbolun...
Üstelik günümüz gençleri dünyadaki futbolun gidişatını en az televizyondaki yorumcu ağabeyleri kadar biliyorlar.
Sokaktaki futbolsever "niye Almanya'ya yenildik?" diye sormadı ki!
Sokaktaki futbolsever "nasıl böyle berbat bir futbolla yeniliriz?" diye sordu.
Gazetelerdeki, tv'lerdeki çokbilmişlerin anlamak istemedikleri buydu!
Ne oldu? Sonunda takke düştü!
"Almanya dünya 2'ncisi, yenilmişsek ne olmuş!" diyenler, Milli Takım'ın dünya klasmanında 102. sıradaki Azerbaycan'a yine berbat bir futbolla yenilişini şaşkınlıkla izlediler.
Peki sokaktaki futbolsever şaşırdı mı bu yenilgiye? Hiç sanmam! Çünkü onlar bu yenilginin bağıra bağıra geldiğini daha önceki maçlardan görmüşlerdi.

***
Azerbaycan travmasından umarım Milli Takımımız gibi futbol yorumculuğumuz da bir ders çıkartır.
Medyada bir avuç insan "skor ve tabela yorumculuğu" nu sürekli eleştirdik!
Ama eksik kaldı bu eleştiri!
Çünkü bir de mağlubiyetleri ve galibiyetleri kader olarak gören kompleksli bir yorumculuk akımı var!
Başarı ve güzel futbol istiyorsak, komplekslerini malumatfuruşluğun ve ucuz hoşgörünün arkasına gizleyenlerle de mücadele etmek gerekiyor.