Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Füze kalkanı

Füze kalkanı

Türkiye’de kurulması düşünülen füze kalkanı İran’ın sahip olduğu füzelere karşı NATO’nun müttefiki olan ülkemizi korumayı amaçladığı düşünülebilir. Çünkü ne ABD’nin ne de diğer bir Avrupa ülkesinin İran’ı askeri bir tehdit olarak görmesi için sebep yoktur.

Şu anda NATO’nun hangi güce karşı savunma yaptığı bilinmiyor. Geçmişte karşı tarafta Varşova Paktı gibi büyük bir güç vardı ve askeri güçler birbirine yakındı. Şimdi NATO üyelerini kime karşı koruyor? Geçmişte iki büyük ittifakın temel gücünü oluşturan ABD ile Rusya arasında günümüzde bir çatışma ihtimalinden söz edilebilir mi?

Füze kalkanı projesi gerçekte siyasi bir problemin çözümünde araç olarak kullanılıyor. Bu problem yeni dünya dengesi kurulurken Türkiye’nin yerinin neresi olacağıdır.

Şu anda dünya üzerinde bir dağınıklık gözleniyor. Büyük güçler arasındaki ilişkilerin ne olacağı, yeni ittifakların kurulup kurulmayacağı, eğer kurulursa kimin nerede yer alacağı bilinmiyor. Avrupa ülkeleri bütünleşme hedefini gerçekleştiremediği için muhtemelen yeni denge kurulurken farklı kanatlarda yer alacaklar. Ancak Soğuk Savaş döneminden farklı olarak Çin yeni bir güç odağı olarak ortaya çıktı ve Dünya ölçeğinde politikalar üreten bir ülke haline dönüştü. Kendi bağımsız ekonomik ve siyasi alanını kurmak için Ortadoğu ve Afrika’ya yöneldi. Her iki alana girebilmek için Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu biliyor. Ayrıca ABD ve Rusya’nın hegemonyasına karşı çıkan bazı Avrupa ülkelerinin bu gelişmeye destek vermesi söz konusu olabilir.

Şu sorunun cevabı önemlidir: İran herhangi bir NATO ülkesine saldırabilir mi? Mesela Türkiye füze kalkanına sahip olmasa hatta askeri açıdan yetersiz olsa bile İran böyle bir saldırıya girişebilir mi? Söylemek istediğim herhangi bir ülke diğerine saldırırken onun ittifaklarını da hesaba katmak zorundadır. Bu durumda NATO’nun İran’dan bir saldırı olacağını düşündüğü ve buna karşı en uygun yer olan Türkiye’de füze kalkanı kuracağını kabul etmek gerekir.

Olaya farklı bir açıdan bakıyorum ve Türkiye’nin bu projeye olumlu bakmasının yaratacağı siyasi sonuçların daha önemli olduğunu düşünüyorum. Eğer Türkiye böyle bir projeye izin verirse İran’dan bir saldırı olabileceğini kabul etmiş olacak ve onunla dostluk ilişkisi kurmasının çelişki olacağı kabul edilecektir. Bu tavır sadece İran’la sınırlı kalmayacak arka plandaki Çin’in bölgeye sızmasına da karşı çıkılacaktır.

Türkiye tüm ülkelerle dostluk kurmak olarak özetlenecek dış politikası ancak tüm ülkelerin birbirinin hasmı olmaması halinde geçerli olur. Birbirine düşman iki ülkeyle aynı anda dost olunamaz. Eğer önümüzdeki günlerde yeni kutuplar oluşacaksa ülkemiz bunlardan birinde yer almak zorunda kalacaktır.

Her yeni oluşum ansızın ortaya çıkmaz. Önce ipuçları görülür sonra yavaş yavaş şekillenir. Bugün bu yeni oluşumun ilk basamaklarındayız ve bize nerede yer alacağımız soruluyor. Eğer ABD’nin giderek küçülen bir güç olduğu kabul edilirse yeni arayışlara gidilir. Yani öngörülerimizdeki isabet geleceğimizi belirleyecetir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi