Hırs ve proje dünyasında aşk!
Güya sevgiliyiz...
Gerçekten paylaştığımız bir şey yok!
Mutlu anlar mı?
Mis gibi kokan bir fincan kahve gibi mutluluk. Ona elimizi uzattığımız her seferinde birimizden biri sakarlık yapıyor, fincan devriliyor, kahve dökülüyor.
Gülmek, eğlenmek mi?
Bir kere eğlenmeyi geçelim! O da ben de arkadaşlarımızla eğleniyoruz.
Birlikte sıkıldığımızı ve bunu saklamak için korkunç bir çaba harcadığımızı itiraf etmeliyim.
Gülmeye, neşelenmeye gelince...
Başlangıçta evet! Bizi birbirimize bağlayan neşenin yerinde şimdi yeller esiyor.
Güven duygusu mu? Onu ben ailemle hissediyorum. Sanırım o da öyle!
Fikirler, zevkler, hisler mi? Paylaşmıyoruz!
Çok kesin.
Çünkü... Birbirimizin fikrini, zevkini, hislerini küçümsüyoruz. Ya da öyle bir şey!
Tek paylaştığımız dedikodu galiba! Sanırım...
***
Yukarıda okuduklarınız günümüz gençlerinin (sadece flörtlerde değil, evliliklerinde de rastladığımız) ilişki tablosunu özetleyen gerçek bir yakınma!
Genç bir kadının yakınması! Ama biliyorum, erkekler de içlerinden kendileriyle dertleşirken aynı şeyleri söylüyorlar.
Malum, birkaç cumartesidir günümüzün "aşka benzer ilişkileri" üzerine yazıyorum.
Belki de modern aşk çıkmazını daha iyi kavramak için bağlanma ve tutku üzerine eğilmek gerekiyor.
Nasıl mı?
Bir düşünün...
Tutkulu bir çağda yaşamıyoruz. Tutkudan çok hırs duygusu egemen!
Hayatta ayakta kalmak için hırs, başarılı olmak için hırs, kariyer için hırs, sağlık için hırs...
Ya aşk için? Aşk ile hırsı yan yana getirebilir misiniz? Bunu yapmaya çalışanların hüsranını görmezden gelebilir misiniz?
***
Tutku...
O gerçek hayattan çok reklamlarda, filmlerde (yani marjinal saydığımız öykülerde), şarkılarda, filmlerde...
Bize kalan azıcık tutku enerjisini de "olmak" için değil, "sahip olmak" için harcıyoruz.
Ya bağlanmak?
Ortada bir proje varsa, bağlanmayan yok!
En azından hedefe ulaşıncaya, proje tamamlanıncaya kadar...
Proje...
Baştan çıkartmak olabilir; evlenmek, çocuk yapmak olabilir, iş olabilir, güç olabilir.
Ama aşk, bir proje olabilir mi hiç?
O yüzden hani...
Diyorum ki, artık aşkı yeryüzüne ait "yüzü" yle ele alıp yüceltmek ve mıncıklamaktan vaz mı geçsek acaba?
Baştan çıkartma ve sahip olmaya dayalı bağlar dünyasında aşk defterini kapatsak mı?
İyi de, bir kez âşık olmuşsa insan, sadece bir kez...
"Evet, öyle yapalım, şarkılar ve şiirlerle yetinip avunalım" diyebilir mi bu teklife?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.