CHP-değişme-takiye
CHP'de olan biten her şeyin Türkiye için önemli olduğu konusunda en küçük bir şüphem yok.
CHP, bugüne kadar geldiği çizgi itibariyle Türkiye'de ne kadar önemli ise onun, siyasi-ideolojik çizgisinde meydana gelecek değişmeler de o kadar önemlidir.
Evet, kabul etmeli ki, CHP'nin "sayısal ağırlığı"ndan öte bir "siyasal ağırlığı" vardır.
CHP'nin Türkiye'ye pozitif katkılarının bulunup bulunmadığı tartışılabilir.
Ama Türkiye'nin, CHP'nin negatif etkilerinden kurtulması diye bir mesele, son derece önemlidir.
Mesela, özgürlüklerin önünde tıkaç olan bir CHP...
Mesela, demokratikleşmenin önünde tıkaç olan bir CHP...
Mesela, Türkiye'yi hâlâ Kemalizmin kıskacında tutmaya çalışan bir CHP...
Mesela, ideolojik ambargosu ile devletin halkla bütünleşmesinin önünü tıkayan CHP...
Mesela, inanç özgürlüğü, din-devlet-toplum ilişkileri, mesela Kürt sorunu konularını bir kangrene çeviren katılığıyla CHP....
CHP hem muhalefette hem de bu kadar belirleyici midir diye sorulabilir.
Bu memlekette neredeyse 60 yıldır CHP iktidarı yok, başka partiler iktidarda, onlar bir şey yapamıyorlar mı diye sorulabilir.
Ne yazık ki Türkiye demokrasisinin sancılarından birisi de bu...
CHP hem halktan oy alarak iktidar olamıyor hem de devlet zihniyetindeki derin iktidarı ile halkın iradesiyle gelenleri ipotek altında tutuyor.
Yani iktidarlar gerçek anlamda iktidar olamıyorlar.
Düşünün bir, yüzde 47 ile iktidara gelen AK Parti, başörtüsü sorununu çözemedi. Sadece AK Parti değil, parlamentodaki 550 milletvekilinden 411'i bile çözemedi. Başbakan dahil herkes, ağız birliği etmişçesine "CHP ile uzlaşma şart" diyor. CHP Nuh deyip peygamber demediği takdirde, özellikle laiklikle ilgili alanlarda özgürlükler istikametinde tek bir adım atamıyorsunuz.
Nasıl bir şey bu diye sorulabilir.
Evet işte böyle bir şey bu.
Türkiye, çok partili hayata geçmiş ama gerçekten halk iradesinin belirleyici olduğu bir demokratik standarda ulaşamamış.
Sistem planında Türkiye'nin damarlarında hâlâ Tek Parti ideolojisi dolaşıyor.
Onun da üstünde CHP'nin ideolojik damgası bulunuyor.
O yüzden CHP'nin durduğu yer ne kadar önemli ise değişmesi de o kadar önemli.
Şimdi, CHP'deki gelişmelere baktığımızda görünen o ki, Sav gitti, Kılıçdaroğlu yerini pekiştirdi.
Bu ne anlama geliyor, ilk soru bu:
-CHP'nin ideolojik çizgisinde bir farklılaşma mı, yani bir değişim mi? Yoksa, ideolojik hiçbir farklılığı bulunmayan kliklerin sadece bir iç iktidar mücadelesi mi?
İlk işaretler, ideolojik bir farklılaşma izlenimi veriyor.
Sav ekibi, mücadele söylemi içine "eksen kayması" ifadesini yerleştirerek, negatif anlamda bir değişime işaret etti.
Kılıçdaroğlu buna karşı "CHP eski, yönetim yeni" gibi bir savunmada bulundu.
Ama, CHP'li veya değil her çevreden, Kılıçdaroğlu'na verilen primde, onun CHP'yi bir şekilde değiştireceği beklentisi hakim ya da ancak CHP'de bir değişme olduğu izlenimi vererek sıçrama yapabileceği ifade ediliyor.
CHP'li dünya şöyle düşünüyor:
-AK Parti'yi devirmek için CHP'nin güçlenmesi lazım, CHP'nin güçlenmesi için oy lazım, oy için de partinin geniş kitlelere açılması lazım. Bunun için de, CHP'nin ideolojik katılığının, en azından görüntüde giderilmesi lazım.
CHP'li olmayanlar da, mesela benim gibiler, Türkiye'nin rahatlaması için CHP'nin değişmesi gerektiğini ifade ediyorlar.
Tabii bu anın sorusu şu:
Kılıçdaroğlu bunu başarabilir mi?
Belki bunun hemen başına, Kılıçdaroğlu bunu başarmak ister mi sorusunu da koymak lazım. Sonra şu soruları: Yani Kılıçdaroğlu, gerçekten CHP'nin değişmesi gerektiğine inanmakta mı? Yani Kılıçdaroğlu'nun değişim ufku, toplumdaki beklenti ile uyuşacak mı? Yani Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye sunacağı açılım vizyonu, CHP'nin kemikleşmiş kitlelerinde nasıl bir tepki doğuracak? Kılıçdaroğlu, Önder Sav'ı yönetimden tasfiye ederken, onun partide hiç de ihmal edilemeyecek karşılığı bulunan ideolojik çizgisini de tasfiye edecek mi ya da onu korumayı nasıl başaracak? Kılıçdaroğlu, bir değişim projesi geliştirecekse, bunu hangi kadrolarla hayata geçirecek, klasik CHP kadroları, onunla bütünleşebilecek mi?
Çok temel bir soru da bana göre şu:
Kılıçdaroğlu, bütün bu değişim-açılım arayışları içinde, halka karşı samimi olacak mı yoksa oy almak için takiye mi yapacak?
Bu soru tersinden de sorulabilir:
Acaba Kılıçdaroğlu bir yandan halka CHP'de değişim umudu vermek isterken, öte yandan, CHP'nin kemikleşmiş tabanına takiye yapmak zorunda mı kalacak?
Görüldüğü gibi daha işin çok başlarındayız.
Türkiye CHP'yi çağa uydurmaya çalışıyor ve işi çok kolay değil ama bir de bunu başarabilirse, gerçekten demokratik bir sıçrama sağlanmış olacak. Neden olmasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.