Bu iş kasketle de olur
Ben yokken bir şey daha olmuş... “Ha indi, ha inecek?” diye beklediğimiz yumruk nihayet masaya inmiş...
Kılıçdaroğlu şimdi CHP’nin tek ve yegâne hâkimi.
Bekliyoruz... Türban meselesini nasıl çözecek? İşi “dokunulmazlıklar” gibi birtakım ayıp şartlara mı bağlayacak, yoksa çözümü kolaylaştıracak zihniyet değişikliğine mi gidecek?
İşsizliği nasıl ortadan kaldıracağını da merak ediyoruz.
Kayısı ve fındığa nasıl iade-i itibar yapacak?
Devleti yeniden “vatandaşın devleti” haline nasıl getirecek?
Bürokrasiyi nasıl zapturapt altına alacak ve “yeni Türkiye vizyonunu” onlara nasıl anlatacak?
Darbecilere “dur” diyebilecek mi? Yoksa Silivri’ye, şuraya buraya selam göndererek “Her türlü darbeye karşıyız” söyleminin inandırıcılığını mı zedeleyecek?
Nasıl olacak?
Dersim tenkilini “devrimin meşruluğu” içinde görmeye devam edecek mi?
Nitekim, yargıdan aldığı “Önder Sav’dan kurtuluş beratı”ndan sonra meydanlara düştü, “CHP’nin devrimci bir parti olduğunu” seslendirmeye başladı.
Bu mudur?
Bütün sorun “devrimci kalıp kalmamak” mıdır?
Devrimin ata yurdu Fransa’da bile bu “hissiyata” müzelik nazarla bakıldığı, “devrim” gibi anakronik lafların sadece gülünç bir “nostalji arayışı” olduğu gerçeği CHP saflarına uğramayacak mı?
Metazori yöntemlerle toplumu yukarıdan aşağıya dizayn eden “Kemalist devrimlerden” söz ediliyorsa, halkın böyle bir beklentisi ve özlemi yok.
Diyalektiğe de şans tanımak lazım, değil mi?
Değişimin “diyalektik bir yasa” olduğunu görmek lazım, değil mi?
En sağlıklı değişimin “evrilerek değişmek” olduğunu fehmetmek lazım, değil mi?
Kemalist yöntemin “tarihten bir cüz” olduğunu ve tarihte kalması gerektiğini, tekerrürünün “realiteye” uygun olmayacağını artık idrak etmek lazım, değil mi?
Kadim ve kurumsal CHP’nin “Kemalizm eksikliğinden” bu hallere düştüğü mottosunu artık terk etmek lazım, değil mi?
Değişmiş, dönüşmüş, Önder Sav’dan ve safralarından kurtulmuş Kemal Kılıçdaroğlu’nun “devrim” dışında da söyleyeceği sözler olmalı, değil mi?
Bekliyoruz.
Dolayısıyla kendisine bir şans tanıyoruz
Bırakalım kasketini taksın, meydanlarda güvercin uçursun, Etro gömlekten “Ecevit mavisi” gömleğe geçiş yapsın, halka insin... Bunlardan zarar gelmez. Bu iş kasketle de olur.
Fakat bazı hususlara da dikkat etsin...
Ecevit’i “Ecevit” yapan sadece kasketi ve gömleği değildi.
Ecevit, kadim ve kurumsal CHP’yi Kemalizm’den koparmaya çalıştığı için başarılı oldu... Başarılı olduğu alan, aynı zamanda sistemden dışlandığı alandır.
Dönemine göre en sert Kemalizm eleştirileri Ulus yazarı Bülent Ecevit’ten gelmiştir... Kılık kıyafet devriminin toplumu bir yere taşımadığını, ilk, Ulus yazarı Bülent Ecevit yazmıştır... “Mesela şapka devrimi... Bu devrim topluma ne kazandırmıştır?” itirazını, ilk, Ulus yazarı Bülent Ecevit dillendirmiştir.
Kılıçdaroğlu’nun karşısında üç ciddi sorunsal var:
BİR- Kemalizm...
İKİ- Gürsel Tekin...
ÜÇ- Süheyl Batum...
İlkini terk etmeyeceğinin işaretlerini verdi.
İkincisine parti teşkilatını, üçüncüsüne de sekretaryayı emanet etti.
Bakalım bu cendereden nasıl çıkacak? CHP’yi nasıl yeniden “iktidar alternatifi” haline getirecek?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.