Bir teknoloji meraklısının 'i-Pad' notları
Eskiden çok sık olurdu. Yurtdışına giden muhabir haberini, yazar yazısını yazar, ama gazeteye geçemezdi. Şimdilerde teknoloji sorunu halletti. "Yazımı geçemedim" dediğinizde, yüzünüze, "Görevini yapmamış, bir de yalan söylüyor" diye bakılıyor.
Oysa Erdal Şafak'ın başına hem de Amerika'da gelmiş: Yazısını yazmış Sabah'ın yayın yönetmeni, otelin bağlantısını kullanarak geçmek istemiş, olmamış... Yerli servis sağlayıcının yanında götürdüğü internet kolaylığını kullanmak istemiş, çalışmamış... Dünkü yazısı iki gün üstüste neden kendisini okuyamadığımızın sebebini anlatıyordu.
Manhattan'da, 42. Cadde üzerindeki bir otelde başına böyle bir şey geleceğini insan nereden bilebilsin?
Yine de ABD internet-özürlü bir ülke sayılmaz. Erdal Bey otelde canhıraş bir çaba gösterecek ve hizmetlilerden çözüm bekleyecek yerde, herhangi bir kafede ücretsiz sağlanan internet bağlantısıyla sorununu çözebilirdi. 'Starbucks Café' türü yerlerde, büyük kitapçılarda, herkese açık internet bağlantısı sağlanıyor ABD'de...
İngiltere resmen internet özürlü. Londra otellerinde durum felâket. İki ayrı otelde kaldık; Cumhurbaşkanı ve heyeti Mandarin Hotel'de, bizler ise Millenium'da... Türkiye'deki oteller standardında hangi kategoriye sokulabileceğini bilmediğim öylesine iki otel...
Millenium'da internet bağlantısı için kablolu ve kablosuz olmak üzere iki seçenek sunuluyor. İkisinin de günlüğü 25 Sterlin (yaklaşık 65 TL). Yeni kullanıma girmiş 'i-Pad' ile bir deneme yapmayı kafama koymuştum bu gezide ve neredeyse vücudumun bir parçası haline dönüşmüş dizüstü bilgisayarımı yanıma almadan yola çıkmıştım. i-Pad bu gezi boyunca yazı makinem de olacaktı.
Kullananlar biliyor: i-Pad nam cihazın her şeyi var da, doğrudan ilişki kurmaya yarayacak herhangi bir yeri yok. USB ile bağlanamıyor, kablolu internetten yararlanamıyorsunuz. Bir süredir yazı da yazabiliyorum i-Pad ile, kablosuz bağlantı imkânıyla her yere yollayabiliyorum. Ancak kablosuz bağlantı bulunmayan yerlerde ciddi bir sorun yaşıyor i-Pad kullanıcıları...
Varır varmaz otel resepsiyonundan üzerinde "24 saat boyunca internet bağlantısı sunar" yazan bir kart satın aldım, dört gün boyunca işimi göreceğini sanarak... Ancak '24 saat', kullanım müddetini değil, bir günü ifade ediyormuş ve ilk kullanımın üzerinden 24 saat geçince işe yaramaz hale geldi kart. Yeniden 25 Sterlin verip bir kart daha almak istedim... Ve, resepsiyondakilerin "Kartımız kalmadı efendim" diyen acımaklı bakışlarıyla karşılaştım.
Bilen biliyor: i-Pad cihazları bir bilgisayar veya internet bağlantısı olmazsa dış dünyayla irtibatınızı sağlayamıyor. Kitap okuyabilir, müzik dinleyebilir, yazı yazabilirsiniz, ama ondan öte bir şey yapamazsınız. Yeni kitap veya müzik indiremez, yazınızı yollayamaz, postalarınıza bakamaz, mesaj gönderemezsiniz...
Merak etmeyin, hiçbir yazım süreç içerisinde aksamadığına göre bir yolunu bulduğumu düşünmüşsünüzdür zaten... Derhal heyetin kaldığı Mandarin Otel'e koşup, bir gece önce, Cumhurbaşkanı ile sohbete hazırlanırken, ısrarlarım üzerine açılmış olan internet bağlantısına girdim ve yazımı geçebildim.
Meraklısına dört günlük 'i-Pad' raporumu sunuyorum: Yanınıza yalnızca onu alarak çıktığınız bir gezide 'i-Pad' bir yazarı mahçup etmeyecek verimde bir performans sağlıyor. Yazınızı iki parmakla yazıyorsunuz, düzeltmelerde biraz daha fazla sorun yaşıyorsunuz, ama her sorunun bir çözümü bulunabiliyor. Yazmaya çok yavaş başlasanız bile, zamanla alışıp hızlanabiliyorsunuz...
Türkçe uyum sorunu? i-Pad henüz Türkiye pazarına resmen girmediği için Apple firması ürettiği cihazlara Türkçe klavye programı eklemedi; Avrupa dillerinde bulunmayan 'ş, ç, ı, ü, ö' gibi harfler yok cihazdaki klavyede; ancak bir Türk firmasının ürettiği, 'App. Store'dan indirilebilen 'Easy-Key' adlı program, bu sorunu, hem F hem de Q klavye kullanıcıları için çözüyor... Firmayla yazıştım, harici klavye ile irtibatını sağlamaya çalışacaklarını söylediler.
Paragraf başlarını büyük harf başlatıp siyahlama ve italikleme özelliği eşliğinde bir de sözcük veya vuruş sayacı yükleseler programa, hiçbir eksiklik hissedilmeyecek...
"Neden i-Pad?" diye soranlar çıkabiliyor. Haklı bir soru bu. i-Pad cihazının sağladığı her şeyi dizüstü bilgisayarında da yapabiliyorsunuz aslında. Çoğu programın bilgisayar versiyonu da var ve en önemlisi bilgisayarlar arası iletişim kolaylıkları i-Pad için söz konusu değil. Bir i-Pad'a ancak bir bilgisayardan müdahale edilebiliyor çünkü.
Bütün bu gerçeklere rağmen, birkaç aylık sürekli kullanıcısı olarak, ben yine de "i-Pad" diyorum. Hem hafif, hem zarif, hem de yeni keşiflere açık...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.