NATO Zirvesi
NATO tarih boyunca gerçekleşen en büyük askeri ittifaktır. Ancak İran NATO’yu bir tehdit olarak görmediğini söylemektedir. Bu İran’nın gücünün NATO’dan daha büyük olduğu anlamına gelir mi? Buna evet diyemeyeceğimize göre bu sözün arkasında ne var?
Türkiye’nin füze kalkanı projesinde ABD’den farklı düşündüğü, belli bir ülkenin hedef alınmasını istemediği biliniyor. Bu NATO ile Türkiye’nin tehdit değerlendirmesinin farklı olduğu, yani NATO’nun tehdit saydığı ülkeye Türkye’nin zararsız dediği anlamına mı geliyor?
NATO artık ülkeler ittifakı olmaktan çıktı ve bir çelişkiler yumağına dönüştü. Eski düşmanı Rusya artık işbirliği yaptığı bir ülke, eskiden karşı safta olanlar yanında, ancak düşmanının kim olduğu, tehdidin nereden geleceği bilinmiyor.
Çin günümüzün önemli askeri ve ekonomik güçlerinden biri haline geldi. Onun diğer ülkelerle bağlantısı var mı? ABD onu bir rakip olarak görüyor mu yoksa ekonomik ilişkileri nedeniyle birbirine muhtaçlar mı? Son zamanlarda ABD’nin Çin ile ticaretini azaltma çabasında olduğu, dış ticaret açığını kapatma çabasının en önemli unsurunun en çok açık verdiği Çin’den ithalatını kısmak olduğu gözleniyor. Çin ihracatını kısıp iç tüketimini mi artıracak yoksa yeni pazarlar mı arayacak? Bu pazarların neresi olması beklenir?
Bu ve benzeri soruları cevaplandırmak için ABD-AB ilişkilerinin geleceğini kestirmek zorundayız. İran NATO’yu bir tehdit olarak görmediğini söylerken bazı Avrupa ülkelerinin ve Çin’in desteğini almış olabilir. Türkiye’nin kararsızlığı bu gücün ABD karşısında denge sağlayacak kadar güçlü olduğunu düşünmesinden kaynaklanıyor olabilir. Yani ABD artık tek güç değildir ve dünya tek kutuplu olmaktan çıkmış sayılmaktadır.
NATO zirvesi dünya ölçeğinde büyük bir dönüşümün başlangıcı sayılabilir. Geçmişte bir savunma örgütü maskesi altında ABD’nin Batı Avrupa üzerindeki egemenliğini sağlayan NATO bu rolünü kaybedecek ve yeni ittifakların yolunu açacaktır. Yeni dengede üç nirengi noktasından söz edilebilir. Bunların ABD, Rusya ve Çin olduğu söylenebilir. Bazı AB ülkelerinin Rusya’ya, Ortadoğu’da azalan ABD etkisinin yerini doldurmak isteyenlerin, Çin’e yaklaşacakları ve ABD’nin kalanlarla yetineceği anlaşılmaktaıdr.
Türkiye bu üç güç odağı için belirleyici rol oynayacaktır. Çin’in Ortadoğu ve Afrika’ya açılmasının yolunu açabilir, Rusya’nın yeni özelleştirme projesinde kapılarını açtığı Almanya ve Fransa ile birlikte bu kampta yer alabilir, ABD’nin bölgedeki rolünün devamını sağlamak için onun yanında yer alabilir.
Kilit ülke konumunda olmak tüm ihtimaller için yararlı olmak anlamına gelir. Türkiye yeni dengenin oluşmasında belirleyici konumdadır. Ancak bu rolü oynamanın temel şartı ülke içinde tam anlamıyla egemen olmak, bu güçlerden herhangi birinin yapacağı operasyonları etkisiz kılacak kadar güçlü olmaktır. Şu anda herkese mavi boncuk dağıtan konumundayız. Taraflardan biri gelişmeleri aleyhine yorumlarsa problemlerle karşılaşabiliriz. Çünkü dünya üzerindeki dengeler idealler yönünde değil hesaplar üzerinden kurulmaktadır. Bu süreci başarıyla atlatmak tarihimizin en büyüğü olmak demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.