Bunu sana kustururlar hoca
İlahiyatçı kontenjanından CHP’ye Parti Meclisi üyesi yapılan Muhammet Çakmak’ın kimi beyanatları, kıymetli yazar Mustafa Mutlu’yu mutsuz etmiş: “Size oy değil, zırnık dahi yok” diyor.
Çakmak, Fehullah Gülen hocaefendiyle ilgili, birtakım “düşmanca olmayan” görüşlere sahipmiş.
Bu durum Mustafa’yı çileden çıkarıyor.
Diyor ki (özetle) “Bu adamın ne işi var CHP’de? Parti derhal eski çizgisine dönmelidir. Yoksa, oy moy yok...”
Muhammet Çakmak’ı tanımam...
İdeolojisini, tabiiyetini, cemaatlerle ilişkisini bilmem...
Bu yazıya oturmadan önce, “google”a sordum, “Nedir bu? Nerden çıktı?” diye... Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesiymiş; din sosyolojisi okutuyormuş...
Daha önce, televizyon tartışmalarında gözüme çarpmıştı ama yeterince tanımıyormuşum. Bu vesileyle kendisiyle yapılmış bir iki röportajı okudum, görüşlerini daha yakından öğrenme imkânı buldum.
Hemen söyleyeyim:
Makul bir adam...
Dediklerini şu şekilde özetlemek mümkün:
CHP, bürokratik totaliterliğin değil, halkın partisi olmalıdır.
Darbeleri savunmamalıdır.
Muhtıralardan medet ummamalıdır.
Halkla ve halkın değer tercihleriyle barışmalıdır.
Kamusal alandaki dini görünürlüğü “irtica geliyor” diye mahkûm etmemelidir.
Fethullah Gülen’in eğitim alanındaki hizmetlerini görmelidir.
Kendisini bir ideolojiyle, müseccel bir “izm”le, dar bir dünya görüşüyle sınırlandırmamalıdır; geniş kitlelere açılmalıdır.
Ülkemizin modernleşmesinde öncü rol oynayan CHP, AB hedefi, demokratikleşme ve insan hakları ko
nularında da öncü rol oynamalıdır... Kısacası, ötekileştirmeyen, ayırmayan, itmeyen; inançlara, etnik kökenlere ve yaşam tercihlerine saygı gösteren bir parti olmalıdır.
Mustafa Mutlu’yu mutsuz eden Çakmak bunları söylüyor işte... Bir anlamda, bu satırların yazarının söylemekten bir hal olduğu şeyleri tekrarlıyor.
İzan ve akıl sahibi hangi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bunlara “hayır” diyebilir.
Mustafa Mutlu kardeşim gönül rahatlığıyla “hayır” diyebiliyor.
Hatta, daha da öteye geçiyor, “gerçek çizgisinden sapan” partiyi oy vermemekle tehdit ediyor.
Nedir bu partinin gerçek çizgisi?
Darbeleri desteklemek mi? Muhtıralardan medet ummak mı? İnançlara ve değer tercihlerine düşmanlık yapmak mı? İtmek, ötekileştirmek, ayırmak mı?
Bu mu Mustafa?
Çakmak’ın söylediği şeyler, üyesi bulunduğu partide nasıl inikas bulur, laiklikle yatıp laiklikle kalkan “sahil hemşireleri” bu duruma ne der, her gün yeni bir icatla karşımıza çıkan Kemal Kılıçdaroğlu söylenenlerin kaçta kaçını sahiplenir, Önder Sav kaşlarını çatmak dışında nasıl bir tavır geliştirir?
Bilmiyorum...
Bildiğim şu:
Muhammet Çakmak görüşlerinde sebat ederse, ya usulü dairesinde hizaya getirirler, ya da söylediklerini kustururlar.
Nerden mi biliyorum?
Benim adım Ahmet...
Kurthan Fişek hocanın yaşadığını bilmiyordum, Allah sağlıklı uzun ömürler versin, daha çok yaşayacak, daha çok “sıfır”lar verecek, daha çok kulak çekecek ama Muhammet Çakmak’a yapılacakları harfiyen biliyorum.
Bilgimin kaynağını açıklamam...
Kemal Kılıçdaroğlu bütçeye “ek yük” getirecek 200 milyar doların kaynağını açıklamıyor, ben neden açıklayacakmışım? Benim adım Ahmet...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.