Utanmaları da yok...
Diyorum ya... Arkadaşımız gitmemiş. Canıyla, kanıyla, ruhuyla bizatihi kaptan köşkünde ve muhtemeldir ki imara kapalı arazilerden ‘hayırlı sonuç’ istimal edinceye kadar dümeni serseri mayın gibi sağa sola çevirmeye devam edecek.
Hadi şu ‘testis-teslis’ olayına girmeyelim.
Namaz molası hadisesini de kurcalamayalım.
Lagendick’in olmamış beyanatını ‘olmuş gibi’ göstermek için bin dereden su getirmeleri hiç mevzu etmeyelim.
Peki, Onur öymen konusunu nasıl tevil edecekler?
Dün bu köşede (Hürriyet gazetesinin haberinden yola çıkarak) gündeme getirmiştim:
CHP Genel Başkan Yardımcısı muhterem Onur öymen, ABD’deki McClatchy grubundaki gazetelerde yer alan demecinde, türbanı Alman Nazilerinin ‘kahverengi üniforması’ ve İtalyan faşistlerinin ‘kara gömleği’ne benzetmiş.
Hürriyet gazetesi de, sormadan, soruşturmadan, haberin doğruluğunu test etmeden balıklama atlamış.
Hep böyle yapıyorlar.
Sonra da şişiyorlar.
Şişince de, ‘gitmiş gibi’ yapan, ama ‘hayırlı sonuç’ istimal edinceye kadar kalması mukadder arkadaşın (Ertuğrul özkök’ün) ağzından ‘Aslında biz o haberde demek istemiştik ki, bla bla bla...’ türünden, bazen özrün kabahatten daha büyük olabileceğini tanıtlayan (‘kanıtlayan’ değil) tavzih yazıları yayımlıyorlar.
Hiç utanmıyorlar da...
Lagendick’e de yapmışlardı aynı şeyi.
Hiç utanmamışlardı.
Ortalıkta ‘entelektüel’ etiketiyle dolaşan küfürbaz yazarın ‘Mini etekli kızı diri diri yaktılar’ haberini sürmanşete çekerken de utanmamışlardı.
Haberin yalan, düzmece, düpedüz manipülasyon ürünü olduğu kanıtlandığı halde ‘hiçbir şey olmamış gibi yapma pişkinliklerini’ sürdürmüşlerdi.
Meğer Onur öymen böyle bir demeç vermemiş.
Düpedüz ABD gazetelerinin ve Hürriyet’in yalanıymış...
Diyor ki öymen, ‘ABD basını bana atfen yalan yazdı. Hürriyet de bu yalana bana sormaya gerek duymaksızın sarıldı. Bunların derdi ülkemizde gerilim ve kaos çıkarmak...’
Ertuğrul özkök, muhtemeldir ki (muhtemeldir muhtemeldir) bu beyanata bozulacak, işi nefsi müdafaaya döküp, 60 yaşına girmiş koca gazetesinin nasıl da doğruların ve gerçeklerin yanında olduğuna dair yürek dağlayıcı yazılar döktürecek.
Biz de ‘yemiş’ gibi yapacağız.
Fakat şunu sormadan da geçemeyeceğiz:
Sürekli doğruların ve gerçeklerin yanında olan gazeteniz, neden hiçbir zaman darbecilere, cuntacılara, oligark bürokrasiye, andıç yazarlarına, Ergenekon’a, İlhan Selçuk’a, 367 saçmalığına toz kondurmuyor ve neden hiçbir zaman ‘demokrasi’nin yanında yer almıyor?
Onur öymen’in ‘kara gömlekliler’ ifadesini kullandığına ben de inanmıyorum.
İnanmak istemiyorum.
Fakat, Hürriyet gazetesi, yüklenmek için ille de bir ‘kara gömlekliler’ müellifi arıyorsa, dönüp başyazarına baksın.
Başyazar Oktay Ekşi, bundan bir süre önce, Başbakan’ın ‘velev ki’ diye başlayan açıklamasından yola çıkarak, çirkin, çok çirkin bir yazı yazmıştı.
Tamamen bir ‘özgürlükler sorunu’ olan ve basit bir ‘hizmet alanlar, hizmet verenler’ formülasyonuyla çözülebilecek meseleyi, bambaşka bir alana taşıyarak hem ‘kötü görev’ örneği sergilemiş, hem de başörtülüleri Mussolini’nin ‘kara gömlekliler’ine benzeterek çok ayıp etmişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.