Kürtçe bilsem ben de konuşurdum
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Kürtçe bilsem ben de konuşurdum” demiş, Diyarbakır’da.
Bu sözleri okuyunca ‘ben de’ dedim kendi kendime. Keşke ben de bilsem Kürtçe, Ermenice, Çerkezce, Lazca ve de bu güzel yurdumun kültür mozayiğini oluşturan bütün dilleri.
Küçükken dedem “bir dil, bir insan” demektir diye öğütlerdi. Türkçe’yle birlikte üç dil biliyorum ama bunlara kardeşlerimin kendi aralarında konuştukları dilleri de katabilsem kalabalık bir “Azizler” topluluğu oluştururdum. Tarihlerini, kültürlerini, türkülerini, umutlarını, yarınlardan beklentilerini kendi dillerinden dinler, mutluluklarına, hüzünlerine, yalnızlıklarına, dışlanmışlıklarına, acılarına, keyiflerine daha bir bilinçli ortak olurdum. Sayın Baydemir, Cumhurbaşkanı’na bir Kürtçe-Türkçe sözlük armağan etmiş. İlk fırsatta Diyarbakır Belediye Başkanı’na soracağım, nerden, nasıl bulurum bu sözlüğü diye.
Sonra da Nimet Çubukçu Hanımefendi’den rica edeceğim diğer dillerin sözlüklerini de hazırlatsın, bastırsın, isteyen gidip alsın. Bu dilleri bilmek, üç beş kelimesini bile öğrenmek hepimizi, toplum olarak, birbirimize daha da yakınlaştırır, birbirimize daha da sıkı sıkıya sarılmamızı sağlar. Öyle değil mi, “bölünüyoruz!” diye feryat eden dostlar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.