Okuyucuyu ilgilendirmeyen yazı
Çünkü konumuz Basın Konseyi. Kimsenin umurunda değil, basının da umurunda değil.
Ve de yazımızın ana teması, kara mizah:
"CHP'ye üye olduğu için" bu kuruluşun başından ayrılmak zorunda kalan Oktay Ekşi'nin yerine, iliklerine kadar CHP'li, adı adeta bu partiyle özdeşleşmiş Orhan Birgit'in getirilmesi, Basın Konseyi'nin artık "alay etmeye bile değmeyecek" kadar zavallı bir duruma düştüğünü gösteriyor.
Eskiden kızıyorduk, şimdi artık buna da gerek kalmadı.
Ama biz gene de vah vah diyelim.
Bu kuruluş, 1980 darbesinin ardından, cuntaya yani Milli Güvenlik Konseyi'ne özenerek kuruldu. "Konsey" lafı o günlerde modaydı...
Bu modele göre Kenan Evren memleketi çekip çevirecekti, Oktay Beyefendi Hazretleri de basına ayar verecekti.
Kurulan, Oktay Bey'in "matbuat çiftliği" oldu yalnızca.
Başta basın mensupları olmak üzere kamuoyu bu kuruluşu "matah bir şey sandı" önceleri...
Basın dışından bazı isimler "adam yerine konulduklarına sevinerek" bu kuruluşun yönetimine falan da katıldılar.
O zamanlar bir tek rahmetli Uğur Mumcu yiğitçe ve açık seçik karşı çıktı bu saçmalığa, biz hepimiz yuttuk zokayı.
İtiraf edeyim, seksenli yıllarda otuzlu yaşlarında, yani genç bir gazeteciydim, ben de bir hevesle girdim. Sonra, Oktay Ekşi bana hakaret edince istifa ettim. 2004 yılında. (Yalnız başbakana değil bize de küfür eder.) Konsey ben ayrıldıktan sonra da bana ara sıra "ceza kesmeyi" sürdürdü. (Cezaların hiçbir "müeyyidesi" yoktu, bu yüzden kimsenin bu cezaları iplediği de yoktu tabii.) Müeyyide yoktu, olamazdı da, çünkü bu konseyin "kerameti kendinden menkuldu" ve hiçbir hukuki dayanağı da bulunmuyordu.
Bunların genç ve iyi niyetli bir genel sekreterleri vardı o sıralar, bana telefon etti, dedim ki: "Kardeşim...
Sizin örgütünüze üye olmayan bir meslekdaşınıza ceza verme hakkını nereden alıyorsunuz? Hangi yasaya göre kuruldunuz? Benim üzerimde herhangi bir 'jurisprudence' yetkisini size kim verdi? Açıkçası, siz kim oluyorsunuz?"
Bana ne dedi, biliyor musunuz?
"Vallahi Engin ağabey, bu meseleyi biz de kendi aramızda çok tartıştık, bir türlü kesin bir sonuca varamadık" dedi!
Pes...
Oktay Bey sonraları iyice azıttı ve çiftliğini, patronu Aydın Doğan'ın çıkarları doğrultusunda "kullanmaya" da başladı. Ankara'da önemli bir toplantı yapılıyor, adam yerine konularak kendisi çağırılıyor ve o da bütün diğer yayın kuruluşlarını usta bir gazeteci gibi "atlatarak" yanında yalnızca kendi gazetesinin yöneticilerini götürüyordu!...
Birçok kişi ve kuruluş bunun üzerine bastı istifayı tabii...
Bu konseyi, uzun süredir Karamehmet, Ciner ve Çalık grupları "tanımıyorlar"... "Yandaş medya" diye saldırdıkları gazete ve televizyonlar hele hiç iplemiyorlar... Gazeteci arkadaşlar bu gereksiz kuruluşla dalgalarını geçiyorlar... Konsey bir gazeteciye kınama cezası veriyor, o da hemen kendi köşesinden konseye aynı cezayı yapıştırıveriyor, keyifle okuyup gülüyoruz.
Şimdi merak ettiğim şudur: Bu lüzumsuz müesseseye sırf "Oktay Bey'le iyi geçinmek için" üye olmuş Doğan grubu çalışanları, artık böyle bir sorun kalmadığına göre, orada kalmayı sürdürecekler midir?
Ya da beklesinler, CHP iktidara gelsin, Oktay Bey çiftliğine dönsün, konsey de eski havasına kavuşsun.
Şöyle 2048 yılında falan, Kılıçdaroğlu yüz, Ekşi yüz on altı yaşında...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.