Muhalefet etmek çok mu kolay sanıyorsunuz?
Muhalefet etmek kolay mı sanıyorsunuz? Kemal Kılıçdaroğlu'nun Erzurum'da yaptığı konuşmayı banttan izleyen Samanyoluhaber.com'dan Abdullah Abdülkadiroğlu CHP Genel Başkanı'nın sözlerini kelime kelime bizlere aktardı.
Sayın Kılıçdaroğlu Kış Olimpiyatları'nı kar yağışı olmadan karşılayan Erzurum'da şöyle konuşmuş:
"- Erzurum'a kar yağmaması mevsimsel değişiklikle ilgili. Bunun yanında hükümetin bereketsizliğine bağlamak lazım. Bu hükümetin bereketi yok, olsa Erzurum'a kar yağardı. Memlekette kar olmalı. Kamyonlarla kar taşınıyor, bereketi var mı bu AK Parti hükümetinin?"
Aslında bu siyasi yaklaşımla her türlü duruma uyarlanabilecek savları üretmek mümkündür...
AK Parti şükretsin ki Kılıçdaroğlu kamyonla Erzurum'a kar taşınmasını eleştirmiş.
Şöyle de diyebilirdi:
- Bu AK Parti hükümeti kamyonla kar taşıyarak petrol şirketlerini ve kendi yandaşı akaryakıt bayilerini zengin ediyor. Biz olsaydık bu karı trenlerle taşırdık...
Her konuda muhalefet
Örneğin konu Ergenekon ve Balyoz kod adları ile bilinen darbe girişimi davalarına geldiği zaman da şöyle diyebilirsiniz:
- Bu ülkede birileri darbe yapıp seçilmiş hükümeti devirmeye teşebbüs ettilerse, bunun sorumlusu AK Parti iktidarıdır. Bu partinin kadroları seçim kazanıp iktidar olmak yerine güzel güzel yerlerinde otursalardı, kimse darbe yapmayı düşünür müydü? Bunlar iki kez seçim kazanıp bu güzel ülkenin huzurunu bozdular...
Diyelim ki enflasyon düştü ve sonuç olarak kredi ve mevduat faizleri düşürüldü.
Alırsınız mikrofonu elinize ve şöyle konuşursunuz:
- Bu hükümetin bankalarda tasarruf mevduatı bulunan emeklilere yaptığı zulüm dayanılacak gibi değil. Yüz binlerce emekli bankalardaki mevduata verilen faizle yaşamlarını sürdürmekteydiler. Enflasyonu düşüren ekonomik siyaset, mevduat faiziyle geçinen yüz binlerce emekliyi zora sokmuştur.
Muhalefet geleneği
Kılıçdaroğlu'nun Erzurum'a kar yağmamasını AK Parti hükümetinin bereketsizliğine bağlayan konuşmasını duyan herkes sanırım "Muhalefet etmek ne kadar kolaymış" diye düşünmeye başlamıştır.
Ne var ki bu yaklaşım siyasi hayatımızın bir yeniliği değildir.
Hatırlayın.
Demirel hükümeti İstanbul'a ilk Boğaz Köprüsü yapmaya karar verdiğinde muhalefet sözcüleri "Bu iktidar Zap suyuna köprü yapmadan Boğaz'a köprü yapmayı düşünecek kadar gafildir" dememiş miydi?
Turgut Özal ihracat hamlesini başlattığı zaman da muhalif ekonomistler "Bu ülkenin ihraç edecek malı yoktur. İhracata dönersek millet içeride yiyecek bulamaz. Aç kalırız" diye feryat ediyorlardı.
En öfkeli tepki ise 32 Sayılı Karar'la Türk lirası konvertibiliteye kavuştuğu zaman seslendirilmişti.
Şöyle demişlerdi:
- Lira konvertibl olunca herkes bankalara saldırıp ellerindeki liraları dövize çevirmeye çalışacak. Bu karar müstakbel bankacılık krizinin tetikleyicisidir!
Koruma bağımlıları
Bunun gibi Tansu Çiller'in Başbakanken affedilmeyen davranışı Türkiye'yi Gümrük Birliği'ne sokması olmamış mıdır?
Dünyanın en kalitesiz sanayi ürünlerini dünyanın en pahalı fiyatına satmaya alışmış olan İstanbul'un gümrük duvarları arkasındaki koruma bağımlısı sermaye sahipleri "Bizi dünya ile rekabete sokmak vatana ihanet etmekten farksızdır" dememişler miydi?
Bütün bunlardan sonra Kılıçdaroğlu'nun Erzurum'a kar yağmamasını "Bu hükümetin bereketi yok" diyerek eleştirmesi muhalefet olgusunda bir yeni aşamanın işareti olabilir.
"Bereketsizlik" kavramını muhalefet etme sözlüğüne ekleyen Kılıçdaroğlu belki de "Ilımlı laisizm"e geçişin işaretini vermektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.