Hakikat Komisyonu: Hele bir CHP kursun
Sezgin Tanrıkulu'nun CHP'ye "Kürt sorunu" konusunda bir "açılım" yaptıracağı muhakkaktı da nasıl bir şey olacaktı bu, bilinmiyordu.
İlk hamle yapıldı: Tanrıkulu Diyarbakır'a gitti ve orada yaptığı basın toplantısında, "Hakikat Komisyonu" kurulsun çağrısı yaptı.
Bu çağrının, Öcalan'ın taleplerine denk düştüğü açık.
Ancak ben, hemen oradan yola çıkıp, ret pozisyonuna girilmesini doğru bulmam.
Türkiye'de ortaya çıkması gereken "hakikatler"in bulunduğunu inkâr edecek kimse olamaz.
En başta, bu teklifi ilk getiren "Öcalan hakikati nedir" sorusunun cevabı aranabilir böyle bir şey gerçekleşirse...
Çünkü bizzat Öcalan etrafında, Ergenekon'la bağlantısına kadar çok şey iddia ediliyor.
Haa, bir de örgüt içi infazlar... Bunlara ilişkin hakikatler yeterince ortaya çıktı mı?
Örtülü çok iş var bu ülkede.
"Rutin dışı işler" olgusu, Susurluk dolayısıyla başbakanlık raporlarına girdi, yine "rutin dışı işler" olgusu Cumhurbaşkanı Demirel'in sözleri arasında yer aldı.
Derin dünya...
Karanlık işler...
Faili meçhuller...
Bunlar Türkiye'nin hemen şu 30 yılında yaşananlar.
Daha gerilere gittiğinizde, araştırılması gereken hakikatler öylesine çoğalır ki...
Türkiye, biraz da bu örtülü işlerin vebaliyle sancılanıyor.
Bunlar ortaya çıksın, kötü mü olur? Hayır, kötü olmaz. Ama bunların ortaya çıkması, yepyeni sancılar da getirir mi derseniz, evet o sancıları da beklemek lazım.
Tabii burada en şaşılacak şeyin, "Hakikat Komisyonu" talebinin, şu an CHP çatısı altında bulunan bir kişiden gelmiş olmasıdır.
Hayır, Sezgin Tanrıkulu'nun böyle bir talepte bulunmasına şaşırıyor değilim. Şaşırdığım, Sezgin Tanrıkulu'nun CHP çatısı altında bulunmasıdır.
Aslında ben, Öcalan'ın, "Hakikatler Komisyonu" kurulması teklifinde bulunmasını da garip bulurum.
Çünkü bizzat kendisi, bu komisyonun ilgi alanına girecek bana göre.
İşin CHP tarafı tabii çok daha önemli.
Soru şu:
Acaba Sezgin Tanrıkulu, bu teklifi seslendirmeden önce Kılıçdaroğlu ile oturup konuştu mu?
Ve acaba Kılıçdaroğlu, şayet onay verdi ise "Hakikat Komisyonu" teklifini CHP adına ortaya atmanın ortaya çıkaracağı sonuçları bilerek mi onay verdi?
Ya da şöyle soralım:
Kılıçdaroğlu'nun öteki başkan yardımcısı Süheyl Batum, Ergenekon sanıklarını kurtarmak için her yolu deneyeceklerini ilan ederken, genel başkanına danıştı mı? Ergenekon davasına kol kanat germek bir parti politikası mı?
Ya da şöyle soralım:
Sezgin Tanrıkulu, Kılıçdaroğlu, Mehmet Haberal'a ve Silivri'de tutuklu bulunanlara selam yollarken artı Süheyl Batum "Ergenekon sanıklarını kurtarmak için milletvekili adaylığı dahil her şeyi yapacaklarını" söylerken bu işin bir yanıyla "Hakikat Komisyonu"nu ilgilendirdiği değerlendirmesini yaptı mı?
Bu değerlendirmelerden geleceğim noktanın, bu işin öncelikle CHP içinde çözülmesi gereği olduğu açıktır.
Evet, CHP henüz "Kürt sorunu" noktasında nerede duracağına karar vermiş değildir.
Ama "Hakikat Komisyonu" Öcalan'ın teklifi ile bir güncellik boyutu taşısa bile, Kürt sorununu da aşan bir hadisedir ve CHP'nin, ideolojik anlamda kurulu düzenin omurgasını oluşturan bir siyasi yapı olarak, geçen 80 küsur yıldaki tüm örtülü olayların ortaya çıkmasını isteyeceğinden emin değilim.
Kılıçdaroğlu, belki bu konuları enine boyuna düşünmemiş olmanın sonucu olarak, Tanrıkulu'nun teklifine, AK Parti'yi, MHP'yi sollama noktasında iyi bir hamle gibi bakmış olabilir. Muhtemel ki, "AK Parti buna cevap veremeyecek" diye düşünmüşlerdir.
Oysa AK Parti adına Salih Kapusuz, "Hele önce bir CHP içinde konuşsunlar konuyu" diyerek doğru adresi gösterdi. Ve el bombasını geldiği yere iade etti.
Şimdi ne yapılmalı?
CHP, kendi içinde bir "Hakikat Komisyonu" oluşturmalı.
Ondan sonra mesela, bir "örtülü operasyonlar" listesi çıkarılmalı. Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanan bir örtülü operasyonlar listesi.
Demeli ki Kılıçdaroğlu:
"-Biz şu şu konuların ortaya çıkmasını istiyoruz!"
Ve demeli ki:
"-İktidar ve diğer partiler katılır katılmaz ama biz CHP olarak bu komisyon ile tüm bu konuların ortaya çıkması için çaba sarf edeceğiz."
Ne dersiniz, bunu yapar mı CHP ya da CHP bunu yaparsa, CHP olarak kalır mı?
Bence Sezgin Tanrıkulu, bombayı koydu CHP'nin içine...
....
Sokak başındaki Roman kadın, oturup CHP'nin falına baksa, "Üç vakitte..." diye söze başlar ve Sezgin Tanrıkulu, Süheyl Batum, Gürsel Tekin, Muhammed Çakmak... Ya biri ya öteki, bu çatıyı terk edecek" diye konuşur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.