Yamyamlık benzeri bazı kötü alışkanlıklarımız üzerine...
Hepimiz bir garip olduk.
Acaba yamyamlık bu coğrafyadan mı doğup, Afrika'ya, Okyanusya'ya yayıldı.
Kendimiz gibi düşünmeyenleri, yaşam tarzları bizden farklı olanları ve en ağırlıklısı da başarılıları yemeye bayılıyoruz.
Bunlara bir örnek televizyon sunucusu Mehmet Ali Erbil değil mi?
Adam bir gaf yaptığı için kamuoyu önünde defalarca özür diledi.
Ve dört ay aradan sonra yeni bir kanalla iyi koşullarla anlaşıp program yapmaya başladı.
Şimdi hepimiz onun yeni bir gaf yapmasını ve meslek hayatını sona erdirmesini heyecanla bekler gibiyiz.
Mesela önceki günkü ilk programında konuğu Nadide Sultan'a "Kadınların içinde şeytan var mı yok mu" diye sormuş.
Nadide Sultan ona "Erkekler kadını kaşırsa o şeytan ortaya çıkar" cevabını verince Erbil "Ben de nedense kadınları melek olarak alıyorum ama sonra şeytan oluyorlar. Onları kaşıya kaşıya şeytan yapıyorum" demiş.
Gaf avcıları
Şimdi birileri bu sözlere sarılıp "İşte yine gaf yaptı" diyerek Mehmet Ali Erbil'in işini bitirmek için ellerini ovuşturmaktalar.
Acaba sonunda sıra kadınlar üzerine yazılmış şiirlerin ve düzülmüş şarkıların da "Gaf" olarak ilan edilmesine gelir mi?
Aklıma gelen bu tür ilk örnek, güftesi Fahri Zeki Önal'a, bestesi Arif Sami Toker'e ait olan Nihavent şarkının içeriği oldu...
"Kadına kanma, o bir yalandır
Sever aldatır, güler atlatır
Tanımaz hatır, o ne yalandır
Bir içim sudur, sinsi pusudur"
Bir yamyam pişirilmeyi bekleyen adama "Adın ne" diye sormuş.
Adam kızmış ve yamyama "Adımdan sana ne" diye bağırmış.
Yamyam adamı azarlamış,
- Adını bilmem şart. Şefin yemek listesini hazırlıyorum, demiş.
Bizim yamyamların yemek listelerinde bugünlerde Mehmet Ali Erbil'in adının da bulunduğu kesin gibi bir şey...
Her şey ortada mı olmalı?
Bir kötü huyumuz da iki kişinin karşı karşıya gelip konuşacağı ve tartışacağı meseleleri, kamuoyu önüne taşımamız değil mi?
Dün Taraf'ta Yasemin Çongar, bu gazetenin yazarı olan Rasim Ozan Kütahyalı'yı gazetede yayınlanan yazıları dolayısıyla ağır bir üslupla eleştirmişti.
Rasim Ozan Kütahyalı söz konusu yazılarında hem Başbakan Erdoğan'ın Ahmet Altan'a dava açmasını hem de Erdoğan-Altan gerginliğinin yanlışlığını eleştiriyordu.
Yasemin Çongar bu gazetenin yöneticisi de olduğuna göre, yazarını karşısına alıp konuşması da herhalde mümkündü.
Ama demek ki "Neden benim düşündüğüm gibi düşünmüyorsun ve yazmıyorsun" çizgisinde yazı yazmak da mümkündür.
Ayrıca demek ki her şeyi kamuoyu önüne taşımak bazılarına daha uygun geliyor.
Böyle bir fıkra vardır ya...
Elektrik meselesi
Evli bir çiftin erkeği evlilik danışmanına gitmiş.
- Eşimle artık aramızdaki elektrik yok oldu. Ne yapmalıyım, diye sormuş.
Evlilik danışmanı da adama yol göstermiş,
- Kadın ile erkek arasındaki elektrik anlık bir olaydır. Mesela yemek yerken eşinizle göz göze geldiğinizde bir kıvılcım görürseniz, masanın örtüsünü çekin ve o masanın üzerinde bitirin işinizi...
Aradan bir süre geçmiş.
Bir gün yolda karşılaşmışlar... Evlilik danışmanı "Tavsiyemin yararı oldu mu" diye sormuş adama.
Adam gülmüş,
- Evet ama lokantadakiler çok şaşırdılar, demiş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.