Devam Muharrem devam!
Torba yasa uygulamasını protesto eden işçilerin arasında mebzul CHP milletvekili varmış...
Şaşırmam...
Protestoculardan bazıları, polis müdahalesinden sonra (belki de önce) CHP binasına sığınmışlar... Orada “durum değerlendirmesi” yapmışlar... Yarenlik etmişler... Filan.
Şaşırmam.
Bazı CHP milletvekilleri, protestocuların Meclis’e yürümesine izin vermeyen polisle takışmış. Bazı tatsızlıklar yaşanmış...
Şaşırmam.
Bizim Muharrem İnce de oradaymış. Polisle ağız dalaşına girmiş, “İşçinin hak arayışına engel olamazsınız... İzin verin geçsinler” demiş.
Buna da şaşırmam.
Hatta, doğal karşılanması gerektiğini bile düşünürüm.
Böyle olmalıdır.
Hak arayışındaki işçilere her türlü siyasi destek sağlanmalıdır, protestocunun protesto hakkı gözetilmelidir, dile getirilen taleplere sahip çıkılmalıdır.
İyi yapıyor CHP’liler.
Biz bu CHP’lileri, hassaten Yalovalı Muharrem İnce’yi, başka “hak taleplerine” sahip çıkarken de görmek istiyoruz.
Mesela, öğrenim hakkı...
Bu hakkın, türlü gerekçelerle kısıtlandığı bir ülkede yaşıyoruz. Başı kapalılar okullara alınmıyor, sınavlara sokulmuyor, pasoları verilmiyor, indirimli otobüs seferlerinden yararlandırılmıyor...
Muharrem İnce çıkıp demeli ki, “Böyle saçmalık olmaz. Hizmet alan kategorisindeki öğrencilere ne hakla pasoları verilmiyor, ne hakla indirimli otobüs seferlerinden yararlandırılmıyor? İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ne yapmaya çalışıyor?”
Peşine şunu eklemeli: “Biz insanları kulaklarından değil, yüzünden teşhis ederiz. Danıştay’ın ALES sınavına girecekler hakkındaki kararı yanlıştır, hukuk dışıdır...”
Mesela, ifade özgürlüğü...
Bir sosyal demokrat olan Muharrem İnce’nin ifade özgürlüğüne sahip çıkması, ifade özgürlüğünün önündeki yargı (ve bürokrasi) engelinden rahatsız olması beklenir.
Mesela, siyaset kurumunun kendisini gerçekleştirebilme meselesi...
Bir parlamenter olan Muharrem İnce’nin, demokratik normale son vermeye azmetmiş darbe odaklarına karşı parlamentoyu savunması, dolayısıyla biricik çözüm mercii olan “siyaset kurumunu” gözetmesi gerekir.
Mesela, demokrasinin başındaki gaileler...
Ergenekon yargılamalarını eleştiren Muharrem İnce’nin, bizi Ergenekon realitesiyle tanıştıran olayları da eleştirmesi, “Danıştay hakimi niçin öldürüldü? Cumhuriyet gazetesi niçin bombalandı? Bu lav silahları da nerden çıktı? Bu dost mayınları kim döşedi? Bu kadar silah ve mühimmatı yeraltına kim gömdü?” demesi gerekir.
İşçiye sahip çıkan ve çok iyi eden Muharrem İnce, memura da sahip çıkmalıdır.
Esnafa da sahip çıkmalıdır.
Kürt’e, Alevi’ye, Ermeni’ye, Rum’a, Yahudi’ye de sahip çıkmalıdır ve polise yönelik “celadetini” darbecilere, muhtıracılara, andıççılara, Şemdinli’deki “iyi çocuklara” da göstermelidir.
Muharrem İnce’yi başka alanlarda göremiyoruz.
İktidara geldiklerinde, “muhalifleri otobüslere doldurup Yüce Divan’a göndereceklerini” söylüyor ama aynı Yüce Divan’ın aldığı bazı zorlama kararları eleştirmiyor. Mesela, “Nerden çıktı bu 367?” demiyor.
Birçok şeyi demeyen, diyemeyen Muharrem İnce, “taşlı sopalı direniş” çağrılarına da bir şey demiyor.
Ben bir şey diyeyim o zaman:
Bugüne kadar yapılmış bağımsız hiçbir seçimi kazanamadınız... Bu kafada devam ettiğiniz sürece, bundan sonra da kazanamayacaksınız. Devam...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.