Engin Ardıç

Engin Ardıç

Düşman gibi görüyorlar!

Düşman gibi görüyorlar!

Mahkeme bizi tutukladığı zaman "ben size teslim olmam, Adalet Bakanı'nız gelsin" demeyiz. Böyle bir terbiyesizlik etmeyiz.
Bunu Mustafa Balbay da dememiştir, Tuncay Özkan da.
Ama onlar diyorlar...
Hakkında tutuklama kararı çıkan bir korgeneralin "yakınları" (onlar da tutuklu), duruşma salonunda "size onu teslim etmeyiz, buraya onu teslim almaya orgeneral gelecek" dediler.
Mahkeme, sivil mahkeme.
Bu asker, sivile teslim olmuyor. Bunu bir "teslim" olarak algılıyor, yenilmek, kılıcını kaptırmak... Ortada bir "suç iddiası" olduğunu kabul etmek istemiyor.
Çünkü kendini "esir düşmüş" kabul ediyor, karşısında da say ki düşman ordusu!
Hani neredeyse "Cenevre Anlaşması'nın hükümleri tatbik edilsin" de diyecek, "esir kampında" çalışmayacak, üniformasını çıkarmayacak, diğer esirlerle de ast-üst ilişkisini sürdürecek, tekmil alacak tekmil verecek...
Bu küçük olay bile, Türkiye'nin temel sorununun özetidir işte.
Darbe hazırladıkları iddiasıyla yargılananlar, şimdi de patır patır tutuklananlar, "sivili" takmıyorlar. Hor görüyorlar, ona tepeden bakıyorlar.
Başka bir subayı da takmıyorlar, jandarma komutanını bile... İlle "daha üst rütbeli" bir subay onları teslim alacak, korgeneral ancak orgenerale teslim oluyor. (Ülkemizde orgenerallerin "duruşma salonlarında hazır bulunup gerektiğinde sanık teslim alma" görevi olduğunu da ilk kez öğrenmiş olduk böylece.)
İnsaf edin beyler, Paris merkez komutanı General Dietrich Von Choltitz bile, Fransız teğmeni Henri Karcher'e teslim olmuştu!
Dışarıda silah sesleri de sürmekteydi ha...
Tek şart olarak "başıbozuk militanlara değil (sivil FFI kuvvetleri), ancak subaya teslim olurum" demiş ama rütbe şartı öne sürmemişti.
6.35'lik tabancasını da masanın üstüne, şapkasının yanına bırakmıştı, eliyle vermiş olmamak için. (Olay Rivoli Sokağı'nda, Meurice Oteli'nde geçiyor, tarih 25 Ağustos 1944... Sözkonusu beylik tabanca, otelin önünde sallanan o kocaman gamalı haçlı bayrakla birlikte şu anda Invalides müzesinde, yolunuz düşerse gidip görünüz, giriş 9 Avro.)
İnsaf edin beyler, siz Hitler'in anlı şanlı generalinden daha mı militaristsiniz yahu? Koskoca "Alaman paşası"...
Türkiye Cumhuriyeti'nde Türk Ceza Kanunu yürürlüktedir, Türk mahkemelerinin hükümleri geçerlidir ve herkes onlara uyacaktır, çoban da paşa da.
Canın tatlıysa, "harp oyunu" düzenlerken düşüneceksin...
Dua et ki, mahkemelerimiz "bebek davası, köpek davası" gibi saçmasapan işlerle uğraşmıyorlar.
Seni kimse aşağılamıyor, saygıda kusur etmiyor, kötü davranmıyor, işkence yapmıyor, eski komutanlarından biri gibi "asmayalım da besleyelim mi" demiyor. Suçun varsa cezanı çekersin, masum çıkarsan beraat edersin. O kadar.
Bak, "yakınların" tutuklama kararları üzerine duruşma salonunda hep bir ağızdan Harbiye Marşı'nı söylemeye koyulmuşlar... "Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız" diye bir dize geçer o marşın içinde, öyle başlar... Bize ilkokulda zorla ezberletmişlerdi, 27 Mayıs sıraları...
Bir ırkın değil, Türk milletinin ferdi, Türkiye Cumhuriyeti'nin memuru, kökeni ne olursa olsun Türk vatandaşlarının askeri olduğunu öğreneceksin.
Yani, yirmi birinci yüzyılda yaşadığını.
Harbiye Marşı'nın sözleri de artık düzeltilsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi