AK Parti ve yüzde 58
AK Parti'nin seçim hesaplarında herhalde "Yüzde 58'i mümkün olduğu kadar korumak" gibi bir düşünce gündemden çıkmıyordur.
Tabii ki referandumdaki yüzde 58 Evet'in tamamı AK Parti'nin oyu değil.
Saadet'ten, MHP'den var. Etkin biçimde Has Parti'den ve Büyük Birlik'ten var. "Yetmez ama evet" camiasından var.
Genel seçimde bu oyların asli partilerine gitmesi tabii.
Ama AK Parti'nin, bu oylardan bir kısmının kendisinde kalmasını beklemesi de tabii.
Hele AK Parti'nin 12 Haziran'ı anayasa değiştirecek bir sandalye sayısına ulaşma hedefiyle birleştirmesine bakılırsa, ciddi oy hesabı yapmaması düşünülemez.
Bu noktadan bakıldığında "AK Parti bir ittifak yapmayı" gündemine almaz mı?
AK Parti ve ittifak...
Başa güreşen bir siyasi partinin böyle bir ihtimalin konuşulmaya başlanmasını bile zararlı bulması mümkündür.
Çünkü her ittifak, bir tür zaafı da çağrıştırır.
Ama, birinci olması en yakın rakipler için bile banko görülen bir siyasi partinin, seçimlere yüklediği özel misyon sebebiyle, daha geniş bir ortak cepheyi hedeflemesi, zaaf işareti olarak değil, akıllı bir hamle olarak da görülebilir.
CHP'ye baktığımızda, birinci olma ihtimali sıfır olan bu partinin, 12 Haziran seçimlerini, en azından "AK Parti'yi zayıflatmak" hedefine oturan bir "Ortak cephe" harekâtı halinde planlamaya yönelmiş olduğunu görüyoruz. Bu noktada Ergenekon dünyası ile kesişen bir strateji söz konusu. Onun yansımaları, medya protestolarına aktif katılımlarla ve Cihaner, Tarhan, Balbay gibi sembol aday adayı isimleriyle sergileniyor.
AK Parti mukabil bir ortak hareket planlamayı düşünmez mi?
Bence düşünse iyi olur.
Peki kiminle olabilir bu?
AK Parti'ye akraba alanlarda, bir başka ittifak çalışması sürüyor. Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Türkiye Partisi, ittifak çalışmalarını epeyce ilerletmiş durumda. Herhalde "çatı parti" meselesini hallederlerse, seçime birlikte girecekler. Namık Kemal Zeybek, Demokrat Parti'yi Cindoruk ikliminden ve "Ergenekon'un hukuk bürosu olmaktan çıkarmak" noktasında gayretler sarf ettiğini, kamuoyu önünde ifade ediyor. (Beni de aradı bu çabalarını izah etti.) Bugün'e verdiği demeçte seslendirdiği Çetin Doğan değerlendirmeleri de, onun durduğu yer noktasında önemli ölçüler ortaya koyuyor. O ittifak çalışması devam ededursun...
Has Parti ve Büyük Birlik muhtemelen karşılıklı rezervler sebebiyle bu ittifak çalışmasının dışında kalmış gözüküyorlar.
İşte bu iki parti, acaba AK Parti'nin ittifak alanı içinde değerlendirilemez mi?
Has Parti'nin yaklaşımını bilmiyorum. Muhtemel ki, parti kimliği ile seçimlere girmeyi ve varlık göstermeyi isteyeceklerdir.
Büyük Birlik'e gelince, bana yansıyan bilgiler, böyle bir ihtimale Büyük Birlik Partisi'nin sıcak bakabileceği intibaını veriyor.
Daha önce de ifade ettim. Ben, hem Has Parti'den hem Büyük Birlik'ten Meclis'te temsilci bulunmasının çok yararlı olacağına inanıyorum. Refahyol döneminde Büyük Birlik'in, Meclis'teki duruşu, tarihin kayıtlarındadır.
Peki formül ne olabilir?
Has Parti, kendi bayrağı ile seçimlere girmek istiyorsa...
Büyük Birlik, yasa gereği parti olarak seçimlere girmek zorunda ise... Gene de ittifak olabilir mi?
Böyle bir ittifakın önemine inananlar, bir ittifak formülünün bulunabileceğini, demokrasilerde çarenin tükenmeyeceğini ifade ediyorlar.
Bilemiyorum, ittifak için bazı psikolojik bariyerleri aşmak gerektiği açık.
Ama 12 Haziran seçimlerinin, 12 Eylül referandumu kadar, bir noktada ondan çok daha tayin edici olduğunda kuşku yok.
Şayet yeni bir anayasa yapılacaksa, geçenlerde Prof. Dr. Serap Yazıcı'nın, "başörtülülerin de anayasa yapımında katkıları olmalı" tezinden yola çıkarak denebilir ki, Büyük Birlik de, Has parti de, Saadet de, hatta Namık Kemal Zeybek çizgisi de, bir anayasa yapımına katkıda bulunması gereken toplum katmanlarının temsilcileridir.
AK Parti'nin ayrıca "yetmez ama evet" dünyasından temsilcileri de bağrında toplaması tabiidir.
Son söz: AK Parti liderliğinin önünde, hem en güvenilir hem en kapsayıcı kadroyu oluşturmak gibi zor bir iş duruyor. Büyük partiler biraz iç koalisyon niteliğindedirler ama ahenk ve güvenilirliği temin etmek, liderliğin marifetidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.