Ahmet'in derdi
Allah Allah, Türk basını tersine döndü kardeş... Ergenekon ve OdaTV soruşturmasında tutuklanıp koğuşta kim vurduya getirilme korkusuyla ne olur ne olmaz diye Amerika'ya kaçan bir taze, başbakanı öven yazılar yazıyor (güzelleme yazısının başlığı da, yazısının bir güzelleme olmadığı şeklinde!)
Eh, pek taze diyemeyeceğimiz bizim Ahmet de hükümete "kaptırdı" gidiyor. "İktidara geldiğinden beri AKP'yi hiç bu kadar çaresiz, sıkıntılı, derbeder görmemiştik" diyor.
Önümüzdeki seçimde yüzde 46 oyu garanti olan, yüzde 48 hatta 50'yi zorlaması beklenen parti çaresiz ve sıkıntılıymış.
"Hazırlıksız" görünüyormuş.
Böyle giderse iktidardan düşermiş. Öyle bir parti çıkarmış ki, onu siler süpürürmüş, başbakanın siyasi hayatı da bitermiş.
Buna karşılık CHP de şimdi "derli toplu, aklı başında önerilerle" gelmiş.
Bizim Ahmet, ev kadınına kocasından gizli yapılacak aile sigortasını ve yaz sıcağında bedelli askerliği (parası çıkışmayana bedava) derli toplu ve aklı başında buluyor.
Unutmadan söyleyelim, MHP de her kadına iki yüz lira dağıtacakmış, sayın seçmenlerin bilgilerine arz ederiz. Oysa Kılıçdaroğlu altı yüz lira veriyor, hadi bakalım, akşam pazarı... (Üç beş kadına çirkin dedik diye bunu bütün kadınlara genelleyip bizi kadın düşmanı ilan eden ahmaklar, kadınları son derece aşağılayan bu tutumlara ağızlarını açıp iki laf ederler mi?)
Bu arada bizim Ahmet ünlü "Wikileaks" sızıntı belgelerinden Türkiye'yle ilgili olanları da açıklamaya başladı. (Julian Assange'dan bedava almışlar, sızma, sıfır asitli.)
Siftahında, Fethullah Gülen cemaati "okşandı" azıcık.
Amerika Gülen'i şimdilik tehlikeli bulmuyormuş ama ileride ne yapacağı da belli olmazmış.
Gülen cumhurbaşkanını pek severmiş ama başbakanla arası iyi değilmiş.
"Polise de sızmışlar" ama bunu Aydın Doğan medyası sekiz senedir söylüyor.
Hayret, herhalde kibar adamlar oldukları için "Savcı Zekeriya tesbih çekiyordu" gibi tipik Doğan medyası kamışlarına başvurmamışlar Amerikan diplomatları... (Okuyucunun önyargılarına bırakacaksın, lafın gerisini kendi kafasında tamamlasın, böylece sen de "bir şey söylememiş" olursun, başın derde girmez. Yaptığın şark kurnazlığıdır ama sen Batılı'sın!)
Peki bizim Ahmet'in gözüne durduk yerde ne göründü böyle de dönüverdi?
Sorarsan "biz Taraf'ız ama tarafsızız" falan da der şimdi.
Gazetesi, iktidara genel olarak "sıcak bakan" bir organdı, hatta bu yüzden küfürlere de maruz kalıyordu.
Acaba, Kürtler'e bağımsızlık verilmeyeceğini anladı da mı küstü?
Matbaa borçları mı fazlaca birikti?
Yoksa Defne'nin otopsi raporunda uyuşturucu çıkmayınca oğlu adına derin bir nefes aldı da "eh bu durumda artık hükümeti tutmama gerek kalmadı" rahatlığına mı kavuştu?
Bilemem. Bir daha Bağdat Caddesi'nde beni gördüğü zaman yolunu değiştirmezse sorup öğreneceğim.
Fakat sanırım Ahmet hükümete "daha fazla liberal" olmadığı için kızıyor ve onu kendince sıkıştırmaya çalışıyor (elli binlik satışla.)
Başbakanın seçim sonrasına ve yeni anayasaya bıraktığı çözümler onu kesmiyor.
Politikacı olmadığı için "zamanlama sanatını" bilmiyor.
Galiba bilinçaltında "ya bunlar demokratız diye bizi oyalayıp sonunda şeriatı getirirlerse" şeklinde bir "Beyaz Türk korkusu" da var.
Yoksa Ahmet, başbakanın "beni iktidara getiren siz değilsiniz" lafına mı bozuldu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.