Yeni anayasada "Milli Güvenlik Kurulu" olmamalıdır!
Aferin o müsteşara...
Dokuz yıl önce, Amerika'nın Ankara büyükelçiliği müsteşarı Mr. Robert Deutsch, Washington'a gönderdiği gizli raporda, bizim Milli Güvenlik Kurulu'nu "neyin doğru, neyin bozuk gittiği konusunda seçilmiş hükümete uyarılar yapılan yer" olarak nitelemiş.
Wikileaks denilen "belge sızıntılarından" öğrendik.
Bugün Ankara'da görevli Mr. Douglas A. Silliman'a da biz yardımcı olalım, bu meseleyi biraz açalım:
MGK, komutanların sivil hükümete "ayar verdikleri" yerdir.
Adına bakmayın, güvenlikle müvenlikle ilgisi yoktur, yalnızca bu işe yarar.
Adı kafa karıştırır. Baksanıza, Amerikalılar onu "National Security Council" diye tercüme ediyorlar (elbette) ve kendi konseylerine benzetip şaşırıyorlarmış. Onlarınki gerçekten bir danışma ve tartışma konseyidir ve başkanın emrindedir. "Şu şu şu politikalarınızı beğenmedim sayın başkan" diyen Amerikan generali basar istifayı gider. Ya da emekliliğini ister, Birinci Körfez Savaşı'nda Bağdat'a girmesine izin verilmeyen General Schwarzkopf gibi.
Bizdeki bir 12 Eylül kurumudur, Kenan Paşa ve onun anayasa yapmakla görevlendirilmiş has adamı Prof. Orhan Aldıkaçtı tarafından bu amaçla kurulmuştur. "Konsey"in yani cuntanın adını "Kurul" yaptılar, herkesi enayi yerine koydular.
Anlamı şudur: Ordu yönetimi sivillere görünürde devrediyor, ama aslında devretmiyordu.
Tıpkı, 1961 Anayasası'yla yapılan ayarlama gibi: "Kaydı-ı hayat" şartıyla senatör yapılan ve denetimlerini bu suretle sürdüren cunta üyeleri gibi...
Bu kurulda, başbakanların nasıl azarlandıklarını hep biliyoruz.
Kimlerin istifaya nasıl zorlandıklarını da...
Kimin kafasına kimin anayasa kitapçığı fırlattığını da bir zamanlar ibretle izlemiştik.
Orada hükümetlere fırça çekilir! Atanmışlar, seçilmişlere bozuk atarlar.
İmdi... Kim ne derse desin, AKP seçimi çatır çatır kazanacak ve yeni bir anayasa da çatır çatır yapılacak.
Bu yeni anayasada Milli Güvenlik Kurulu diye bir şey olacak mıdır?
İsterseniz şöyle tercüme edelim: Sivil hükümet bu tavizi verecek, kendi bacağına kurşun sıkacak mıdır?
MGK genel sekreteri asker mi olsun sivil mi gibi gereksiz tartışmalarla vakit öldürülecek, sivil bürokrat olursa "mevzi kazandık" diye çocuk mu kandırılacaktır?
Yoksa, halkın iktidarı, "askerin sivile ayar vermesinin kurumlaştırılmasını" tarihe mi gömecektir?
Vesayete hayır diyorsanız, işte size vesayete son vermenin en kestirme yolu: Yeni anayasada Milli Güvenlik Kurulu olmasın.
Böyle bir kurul varolduğu sürece Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girebilmesine imkân ve ihtimal yoktur.
Ayrıca, MGK olduğu sürece ne Kürt meselesi çözülebilir, ne Kıbrıs meselesi.
Arslan TÜSİAD, bayrağı başkenti falan bırak da bunu tartış...
Hadi bakalım, Aydın Doğan medyasında mevzilenmiş Ergenekon gönüllüsü postalcılar da bize MGK'nın yararlarını uzun uzun sayıp döksünler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.