Genelkurmay Başkanlığı’nın, “Balyoz” davasıyla ilgili yaptığı açıklamaya, ilk kez bir CHP’li tepki gösterdi.

Bu CHP’linin ismi, Akif Hamzaçebi.

Trabzon milletvekili.

Aynı zamanda Grup Başkanvekili...

Hamzaçebi’nin tepkisi hem önemliydi, hem önemsizdi.

Önemliydi, çünkü “cihet-i askeriye”den gelen açıklamalar karşısında bugünü kadar CHP’liler (yani utangaç olanları) “üç maymun” • oynamayı tercih ettiler... Daha cüretkârları ise, “Biz de aynen onlar gibi düşünüyoruz” diyerek, askere destek verdiler.

Hemen aklıma dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal’ın 28 Şubat darbesi ve andıçlarla ilgili değerlendirmeleri geliyor.

28 Şubat, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sivil kamuoyu oluşturma çabasıydı” Baykal’a göre... Andıçlar ise, “karargâh içi bilgi notu”ydu, bu kadar büyütmemek gerekiyordu.

Aynı Baykal’ı, 27 Nisan muhtırasında da gördük...

Desteklemiyordu ama eleştirmiyordu da; “Oh olsun, biz hükümeti o kadar uyarmıştık, Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapma demiştik” modundaydı...

Baykal’ın açıktan vermediği destek, cüretkâr ve işgüzar CHP’lilerden geldi.

Önce, Dersim açıklamasından sabık Onur Öymen konuştu, “fikren ve zirken e-muhtıranın arkasında olduklarını, TSK’nın elbette irticaya geçit vermeyeceğini” söyledi. Arkasından, “ikna odaları”nın mucidi Nur Serter sazı eline aldı, “Bu muhtırayı veren Türk Silahlı Kuvvetleri’ne şükran duygularını”
sundu.

Peki, iktidara geldiklerinde e-muhtıradan (yani yapılmamış darbeden ve dolayısıyla Yaşar Büyükanıt’tan) hesap soracaklarını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu ne yaptı?

Hiç...

Kemal Bey o sırada, üniversitelerde başörtüsüne özgürlük tanıyan anayasa değişikliğini bozdurmakla meşguldü... Değişikliğin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun altında imzası vardır...

Hamzaçebi işte, bu partide, böyle bir şeraitte, bu türden adamların arasında tepkisini dile getiriyor... Bu çıkışı, darbe destekçiliğiyle tanınan partisi açısından bir “milat”tır ve elbette çok önemlidir.

Niçin mi önemsizdir?

Hamzaçebi ayaküstü, gazetecilerin “ısrarlı soruları” üzerine konuşmak zorunda kalıyor, “Hiç kimsenin yargıya müdahale edemeyeceğini, Genelkurmay’ın yaptığı açıklamayı doğru bulmadığını” söylüyor.

Sorudan kaçamıyor yani...

Dolayısıyla, yaptığı açıklama, “kurum refleksini” yansıtmıyor ve kişisel düşüncesi olarak kalıyor.

Ben, yine de, “önemliydi” boyutunun öne çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.

Hamzaçebi, “asker eleştirilmez” kabulünü sarsan ilk Grup Başkanvekilidir ve her şeye rağmen cesaret sergilemiştir...

Daha cesur çıkışları, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bekliyoruz.

İktidara geldiklerine “darbelerle mücadele nasıl edilirmiş”, bize gösterecek olan Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanlığı’nın “yargıya müdahale” anlamına gelen açıklamasına karşı bir açıklama yayınlasın, kolpa da olsa “Hamzaçebi cesareti” sergilesin; görelim...

Bakalım, darbelerle mücadele konusunda samimi miymiş?

Bilmem ki, “kaya gibi adama” kol kanat germekten, Ergenekon sanıklarını Meclis’e taşımak için “özel mesai” sarf etmekten vakit bulup bu açıklamayı yapar mı?