Engin Ardıç

Engin Ardıç

Sakın sandığa gitmemezlik etmeyin!

Sakın sandığa gitmemezlik etmeyin!

Başlığı "erken yazı" diye de atabilirdik, çünkü erken oldu gerçekten, daha seçime iki ay var.
Ama eğik düzlem iyice dikilince gene yazarız canım, elimizi tutan mı olacak?
CHP medyasının amigolarına bakıyorum, genel bir umutsuzluk havası çökmeye başladı üzerlerine...
Mezarlıktan geçerken ıslığı tiz tutmaya çalışıyorlar ama anladılar hokkabazlıklarının boşuna olduğunu.
Küçük partileri iktidara karşı birleştirme çabalarını, "seçim ittifakı" gayretkeşliklerini kendileri bile ciddiye almamaya başladılar.
Bağımsız adaylarının mecliste "Atatürk grubu" kurmalarından medet uman ama sorarsan kendine komünist diyen birtakım sarhoşları da ciddiye almıyorlar üstelik!
İşleri çok zor.
Şimdi, 23 Nisan, 19 Mayıs gibi milli bayramları fırsat bilip, 1 Mayıs'ı bahane edip olay çıkarmaya ve ortalığı karıştırmaya çalışacak olan Ergenekon örgütüne son bir destek verecekler... Bu da "cumhuriyet mitingleri" gibi hiçbir işe yaramayacak ama olsun, eylem eylemdir...
Fakat asıl beklentileri, asıl umutları, seçime iki ay kalmış olmasına rağmen halkta gözlenen durgunluk!
Hiç öyle coşku moşku görünmüyor ortalıkta, gelenek olduğu üzere bangır bangır hoparlör açarak şimdiden dolanmayı deneyen birkaç seçim otobüsüne halk poposunu döndürüp de bakmıyor bile.
Bunu "sakin güç" olarak yorumlayanlar var, Fransa'da 1981 seçimlerinin sloganlarından biri olan, François Mitterrand'ın çok kendinden emin bir şekilde ortaya atmış (ve de böylelikle seçimi kazanmış) olduğu "la force tranquille" sloganı gibilerden... Yani, herkes kime oy vereceğini şimdiden o kadar iyi biliyor ki, hiç telaş etmiyor.
Fakat medyanın hükümet düşmanları son bir umutla bunu "kayıtsızlık" olarak değerlendirme eğilimine girdiler. Ya da girecekler, giderek...
Umutları şu: Acaba AKP seçmeni "nasıl olsa bizimkiler kazanacak canım" deyip de sandığa gitmemezlik eder mi?
Böylece "birkaç puan" kırılır mı hükümetin oyları?
Pek sanmayız ama, bu arkadaşlara "nasıl olsa bizimkiler kazanamaz canım" deyip de sandığa gitmeyecek olan muhalif seçmeni de şöyle bir tartmalarını tavsiye ederiz.
Kimin küskünü kimin bıkkınını döver, 13 Haziran Pazartesi sabahı anlarız.
Bazı Internet soytarılarının hararetle destekledikleri bazı bağımsız adaylara da, "Ufuk Uras'a oy verdik de ne işe yaradı" diye soran bir kesim seçmenin soğukluğunu hatırlatırız. (Anlı şanlı Kadıköy ilçesinin "varsayılan solculuğuna" fazla bel bağlamasınlar.) Fakat öyle ya da böyle, muvafık ya da muhalif, her seçmen sandık başına mutlaka ve mutlaka gitmelidir!
Muvafık seçmen, bir "kaza" olursa sonra "ne halt ettik" diye dövünmemek için...
Muhalif seçmen de hiç olmazsa "biz göbeğini kaşımayan kibarlar kaç kişiyiz" diye sayabilmek için.
Ya da "üşenmeyip gitseydik belki kazanırdık" diye hayıflanmamak için dört yıl daha...
Unutmayınız: Seçimde oyunu kullanmayan vatandaşın "bu ne biçim memleket" diye geyik yapmaya da hakkı olmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi