İyiyi alkışlayamayan, kötüyü hakkıyla eleştirebilir mi?
Görüntüsü iştah açıcı üç tabak var masada.
Jüri sakin, yarışmacılar heyecanlı.
Nihayet jüri üyelerinden biri ilk yarışmacının kabına kaşığını batırıyor. Sonra çikolatalı musun (mousse) yumuşak fakat gözenekli dokusunu hissedebilmek için kaşığı damağına sürtüyor.
Ve zarif bir tavırla "biraz yoğun olmuş ama dert değil, gayet iyi" diyor.
Diğer jüri üyesi ise kaşları pek çatık biçimde ağzına götürdüğü kaşığı birden yalamaya ve ağzını şapırdatmaya başlıyor.
"Enfes!" diyor; "Enfes olmuş!" Neden beğendiğini de tane tane anlatıyor.
Diğer yarışmacıların tabakları da aynı yalın ve güven verici üslupla tadılıp değerlendiriliyor.
Gereksiz patırtı yok!
Başarılı yarışmacıya "hadi bakalım kaptın yine parsayı" imasıyla yaklaşan alaycı jüri tavrı yok!
Yemeğe ve emeğe saygı ön planda!
Jüri üyesinin sakin sakin "çok yumuşak, akıcı ve aroma bakımından zengin, bravo!" sözlerini işitmek yarışmacıların yüzünde gülücükler açmasına yetiyor.
Fazlasına da ne yarışmacının ne de yarışmayı ekran başında izleyenlerin ihtiyacı yok!
***
Yukarıda anlattığım sahne İngiltere'de 1990'dan beri aralıklarla ekrana gelen BBC Masterchef yarışmasından...
Peki neden yarışmacıların eleştirildiği, yaptıklarının beğenilmediği bölümleri değil de bunu seçip örnek olarak anlattım?
Çünkü püf noktası orası!
Kaba, narsisist, ne oldum delisi jüri üyeleri ne zaman kamuoyundan tepki görseler hemen yarışmacıların yetersizliğinden, bilgisizliğinden dem vurarak tavırlarını haklı gösterirler.
Onları gerçekten tanımak istiyorsanız, başarılı işe nasıl yaklaştıklarına bakın!
O zaman...
Sövmeyi bildiklerini ama övmeyi bir türlü beceremediklerini...
Basit bir "Aferin" için bile bin dereden su getirdiklerini...
Ve...
Başarılı yarışmacıyı da ezdiklerini...
Çünkü onlara bir uzman gibi değil, kölesinin başını okşayan efendi gibi yaklaştıklarını göreceksiniz.
Örnek mi?
Buyrun işte bizim Masterchef jürimiz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.