Eloğlu yemiyor...
Haberi duyurduğumuzda, başörtüsünü 'Faşist gömleği'ne benzeten CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur öymen tepki göstermişti. 'Hayır, yok böyle bir şey' demişti.
Oysa, 'Sosyalist Enternasyonal'in CHP'yi izlemeye aldığı Sağır Sultan'ın bile malumuydu.
İzleme sonucunda, solcu ve sosyalist olmadığına hükmedilirse, CHP Sosyalist Enternasyonal'den atılacaktı.
İzleme süreci devam ediyor, bildiğim kadarıyla.
Bence atsınlar...
Hani, amiral gemisinin 'işini bilen' kaptanı, 'Avrupa Birliği'nin karşısına çağdaş, demokrat, liberal, dünyayla bütünleşme yanlısı bir alternatif siyaseti sunamayan CHP, bu sorumluluğun vebalini taşımaktadır' diye yakınıyordu ya...
CHP'yle AB arasındaki kavga, belli ki onu da rahatsız etmiş.
Fakat buna ne kadar 'CHP-AB kavgası' denebilir?
CHP'yi eleştiren, neredeyse 'faşist' kategorisine koyan, bizzat Avrupa'nın solcuları...
Bir kendi durumlarına bakıyorlar, bir de 'sosyalist' olması gereken ama bir türlü olamayan CHP'nin durumuna...
Sonra da hükümlerini veriyorlar; 'Bunlar bize değil, daha çok faşist dönemlerin nasyonalist partilerine benziyor... Sosyalist Enternasyonal'den atalım gitsin...'
Haksız da sayılmazlar.
Sokaktaki simitçi de biliyor ki, CHP solcu, sosyalist yahut sosyal demokrat bir parti değildir.
Baykal da solcu bir lider değildir.
Devletin söylediklerini tekrarlayarak, resmi ideoloji dışında bir tek yeni fikir üretmeyerek, solcu olunmuyor. Hele, darbeleri destekleyerek, muhtıralara omuz vererek, andıçları sahiplenerek, milli şef asr-ı saadetini kutsayarak hiç olunmuyor.
Kaldı ki, bedel ödemeden de kimseyi solcu yapmıyorlar.
Sol, en basit ifadesiyle Marx'a, marksizmin (yahut sosyalizmin) kavramlarına dayanmak zorundadır. CHP oysa, Marx'a (yani sosyalizme) değil, Mustafa Kemal'in kurdurduğu resmi 'Türkiye Komünist Fırkası'na dayanmaktadır.
CHP, 'sol' ve 'sosyal demokrat' bir parti olmadığı gibi, artık klasik 'sağ' bir parti de değildir. Oysa sağ (Serbest Fırka'dan Demokrat Parti'ye, ANAP'tan AK Parti'ye) hep dönüşümcü ve reformcu bir çizgi izlemiştir. Aynı zamanda kalkınmacıdır...
CHP ne değişimi algılayabilmiş, ne de değişimden yana oy kullanan kara kalabalıklarla ünsiyet kurabilmiştir.
İlle bir tanım bulmak gerekecekse, CHP'ye 'muhafazakar' ve 'dinci' diyebiliriz.
Burada bir abartma yahut istihfaf yok...
çünkü CHP Türkiye'nin geleceğini statükonun muhafazasında aramaktadır. Hálá 'altı ok teokrasisi'ni savunmaktadır. Hálá halktan resmi ideolojiye biat etmesini istemektedir.
Nasıl bir parti olduklarını bazen kendileri de itiraf ediyor:
'Biz Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin devamıyız, devlet kuran partiyiz...'
Fakat bunu da yanlış biliyorlar.
çünkü CHP, bildiğimiz 'Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden değil, bu cemiyeti oluşturan alt gruplardan birinden, yani '1. Müdafaa-i Hukuk Grubu'ndan neşet etmiştir (Ahmet Demirel'in kitabına bakılabilir); dolayısıyla 'devlet kuran parti' değil, 'devletin kurduğu parti'dir.
Devletin kurduğu bir parti olarak da, haklı olarak devletin doğrularını savunmakta, statükonun muhafazasından yana tavır almaktadır.
Demek ki buraya kadarmış...
Bugüne kadar 'solcuymuş gibi' yaparak iyi kötü durumu idare ettiler ama, eloğlu yemiyor artık...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.