Deniz Baykal, CHP milletvekili listelerinden duyduğu mutsuzluğu dile getirirken, “değerli insanları bir araya getirelim diye uğraşırken Galatasaray’a dönmeyelim!” demiş.

Galatasaray’a gönderme yaptığına göre, Deniz Bey’in derdi Genel Başkanı ile, listeler falan işin bahanesi. Çünkü Galatasaray’ın bu yıl perişan saçlarımı mırıldanıp, her hafta yeni bir başarısızlık rekoru kırmasının sorumlusu futbolcular değil başkanı ve yönetim kuruluydu. Baykal da listeleri inceledikten sonra “Galatasaray’a benzemeyelim.” diyorsa, Kılıçdaroğlu ve Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’na gönderme yapıyor. Bunu neden açık açık söylemeyip kongre üyesi olduğu Galatasaray üzerinden, ‘kızım sana söylüyorum gelinim sen anla’ örneği ile laf atıyor Dersim’li Kemal Bey’e? Çünkü şu sıra Kılıçdaroğlu’yla güreşecek gücü yok. Bekliyor Tayyip Erdoğan onu çırpmayla devirip, bel kündesine getirsin, iki omzunu da Türkiye minderine yapıştırsın, sonra er meydanına fırlayacak, “heyyyt var mı bana yan bakan!” narasıyla Kılıçdaroğlu’nu mindere çağıracak.

Onun içindir Galatasaray falan diyerek, çok iyi becerdiği demagoji sanatından örnekler sergilemesi.

Deniz Beyim, sen hiç merak etme Galatasaray gelecek yıl zirveye gene kurulur. Ya CHP?

Yahu ben de amma saçma sapan bir soru sordum ha! CHP ne zaman zirveye bir başına kuruldu ki? Fenerbahçe bile Türkiye Kupasını alır ama CHP tek başına iktidar olamaz bu kafayla!

Aşk için sinema da hava sahası da kapatılır

Aşk dediğin beynin aşırı endorfin salgılamasıdır, diye bilimsel bir açıklama yaptığın an herkes sana yuh çeker! Aşkın bilimsel açıklamasını kim duymak ister arkadaş? Aşık olursun, gözün sevdiğinden başkasını görmez, yüreğin delicesine çarpar, sevgilini görmediğin zamanlar dünya zindan olur sana.

Aşk insanın aklını da başından alır götürür. Aşık olmadığın zaman yapmayı aklından geçiremeyeceğin şeyleri dizersin birbiri ardına.

Örneğin bizim genç aşık Arda Turan gibi sevgilinin filmini izlemek için parayı bastırır sinema kapatırsın. Ya da kart aşık Sarkozi gibi, gücünü kullanır sevgilinle kapandığın köşkün üzerindeki uçuş sahasını kapatırsın. Kimsenin bunlara burun kıvırması doğru değildir çünkü aşk insana her şeyi yaptırır. Adamı en yüksek dağa tırmandırır, paraşütsüz uçaktan atlatır icabında; anasına babasına sırt çevirmesine bile neden olur. Onun için biri gelip de “yahu abi ben aşık oldum!” derse sakın mantık yoluna sapıp fikrinin ince gülünü budama dostunun. Bırak doya doya yaşasın aşkını!

Yağmur Atsız Üniversitesi

Yağmur Atsız Beyefendi’nin yazılarını okuyor musunuz? Okumuyorsanız neler yitiriyorsunuz neler, ah bir bilseniz.

Ben her defasında bir değil, birkaç kez okuyorum. Hele de geçen gün yazdığı “Hilmi Yavuz” yazısı! Gazeteyi hemen arşivime kaldırdım. Tekrar tekrar çıkarıp okuyabilmek ve her seferinde keyifle gülümsemek için. Hilmi Yavuz’a yazdığı şiir de harika kelimenin tam anlamıyla.

Hay Yağmur Beyim, bizimle paylaştığınız müthiş kültürünüze bin kere teşekkür ediyorum. Her yazınızla, salt keyif vermekle kalmıyor, birçok şey de öğretiyorsunuz. Sizi dört yıl sürekli okuyan, kendini üniversite bitirmiş saysa yeridir, bendenizin naçizane fikrine göre. Babanız rahmetli Nihal Atsız Beyefendinin romanları benim olduğu kadar binlerce çocuğun da yakın dostuydu. Şimdiyse ben sizinle aynı gazetede “sütundaşlık” yapıyorum!

Efendim, sağlık ve çok uzun ömür diliyorum size. Bu dileğimin içinde gizli bir bencillik olduğunu da itiraf etmeliyim. Sağlıklı olduğunuz ve yaşadığınız sürece, yazılarınızdan bendenizi mahrum bırakmayacağınızdan eminim çünkü.