Polemik benzeri sataşmalar seçmenin oyunu değiştirmez
Çok partili demokratik yaşama geçtiğimiz günden bugüne kadar yer alan seçim kampanyalarında siyasetçilerin rakipleri hakkında söylediklerini dinleyenler, herhalde her seferinde "Bundan daha ağırı söylenemez" diye düşünmüşlerdir.
Ve her bir sonraki seçim kampanyasında daha da ağır sözler söylenmiş, akla gelmesi zor olan ifadeler rakipler hakkında seslendirilmiştir.
Herhalde hatırlarsınız.
12 Eylül müdahalesi ertesinde askeri rejim müdahale öncesinde Demirel ile Ecevit'in birbirleri hakkında söylediklerini kitaplaştırıp, bir nevi darbe gerekçesi olarak sunmuştu.
Bunun gibi dini inançların ve din bilgisinin tartışma konusu olduğu polemikler de sıkça yaşandı.
Örneğin 1950'li yıllarda CHP Genel sekreteri olan Kasım Gülek'in sünnetsiz olduğu iddiası da seslendirilmişti.
Kasım Gülek de bu iddianın seslendiricisine "Bunu hanımından mı duydun" diyerek cevap vermişti.
Belki hatırlarsınız...
Üç Kulhüvallah bir Elham
Basınla ve özellikle Doğan Medyası ile arası açık olan Başbakan Tansu Çiller'in canlı televizyon yayınına telefonla katılan Aydın Doğan ona "Üç Kulhüvallah bir Elham okuyabilirsen kendimi Taksim'de asarım" diyerek, Çiller'in din bilgisinin yetersizliğini vurgulamak istemişti.
Bu tür konular aslında internette de fazlasıyla tartışılmakta.
Örneğin benim bir sitede rastladığım mesajlardan birinde tartışmanın bir katılımcısı "Yıllarca üç Kulhüvallah bir Elham'ın 'Kulvallah, Kulvallah, Kulvallah, Elham' şeklinde okunduğunu sanmış bir kişiyim; Türkçe olsa olmazdı bu tip hatalar" diyerek görüş belirtmişti.
Şimdi de CHP Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş'in "Cuma namazını kaçıranlar kazasını kılsınlar" sözü üzerine "Cuma farzdır, kazası olmaz" içerikli karşı görüşlerle, bir polemik sürdürülüyor.
Erdoğan - Bahçeli
Bu tartışma yine de "Bu yıl Kurban Bayramı Ramazan'a rast geldi" veya "Yine toplu cuma namazı kıldılar" benzeri gazete manşetlerinden yüksek dini bilgiler düzeyinde sürmekte.
Bunun yanında Başbakan Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye "Sen Bozkurtlarla dolaşıyorsun, bense eşrefi mahlukatla birlikteyim" içerikli geçen haftaki söylemine Bahçeli dün şu cevabı verdi:
"-Evet Recep Tayyip Erdoğan, ben bir Bozkurt olarak elbette Bozkurtlarla dolaşıyorum. Ama senin etrafında eşrefi mahluk olarak gördüklerin aslında esfeli sefilindir. Sen onları iyi bilirsin."
Belli ki bu tür karşılıklı sataşmalar 12 Haziran'daki seçim gününe kadar tırmanarak devam edecek.
Bunların söyleyenlere de, cevap verenlere de, siyasete de, hoşgörü ortamına da bir olumlu katkıları olmadıklarını söylemek mümkün.
Churchill - Bevan
Ama siyasetin doğasında var bu tür "sözde polemik"lerin yapılması.
Hatta İngiliz demokrasisinde bile var.
Muhafazakâr Başbakan Churchill'e Parlamento koridorunda rastlayan İşçi Partisi'nin sol kanat lideri Bevan, Churchill'in göbeğini işaret ederek "Sayın Başbakan, hamile misiniz" diye sormuş.
Churchill de "Evet hamileyim" demiş ve devam etmiş...
-Bebek kız olursa kraliçemizin, erkek olursa kralımızın adını koyacağım. Karnımdaki bebek değil de gaz ise ona sizin adınızı koyacağım.
Siyasetçilerin bilmeleri gereken bir gerçek var.
Rakipleri hakkında söyledikleri ağır sözler seçmenin tutumunu değiştirmiyor.
Bunlar kısa süre sonra unutuluyor da.
Geçen yıl yapılan 12 Eylül referandumunun kampanyasında rakip siyasetçilerin birbirleri hakkında neler söylediklerini hatırlıyor musunuz?
Ama bu referandumda "Evet" oylarının oranının "Yüzde 58" olduğunu unutmak mümkün değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.