Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Böylesi gelmedi

Böylesi gelmedi

Bu yaşıma geldim, 1977’den beri handiyse 35 yıldır seçim kampanyası izliyorum, böylesini ne gördüm, ne duydum...

Kusura bakmasın ama Kılıçdaroğlu artık bir fenomen...

Benzeri ve şeriki olmayan bir fenomen üstelik...

Her defasında kamuoyuna sunduğu “dürüst adam” imajını tekzip ediyor, sabah verdiği sözü akşam geri alıyor, siyasi rakiplerini ağza alınmayacak küfürlerle tahkir ediyor, “Recep Bey” söyleminde espri ve keramet vehmediyor, bel altı çalışıyor, kural dışı vuruyor, diskalifiyeyi gerektirecek bütün hareketleri bihakkın yerine getiriyor...

Bu konuda çok başarılı...

Hadi bunlar tamam da, “gerçeklik” duygumuzu da kaybettiriyor.

Kayseri’de yolsuzluk yapıldığını iddia etmişti.

İddiası ters tepti...

Üstelik, iddiasına malzeme taşıyan “adamının” kabarık suç dosyası ortaya çıktı...

Kemal Bey, olmayan suçun olmayan dosyası üzerinden “yolsuzluk söylemine” devam etti.

Elinde belgeler varmış...

Bunları patlattığında kimlerin Yüce Divan’a gideceğini önümüzdeki günlerde görecekmişiz...

Patlat...

Şimdiden görelim...

Patlat ama bu iş yeğeni için ÖSYM Başkanı’ndan torpil isteyen Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “hayali” mailine benzemesin.

Bu maili gerekçe göstererek bol bol spekülasyon yaptı... YGS’den girdi, ÖSYM’den çıktı... Recep Bey’den girdi, okyanus ötesin
den çıktı... Hep bel altı çalıştı, hep kural dışı vurdu ve 1 milyon 700 bin öğrencinin duyguları üzerinden siyaset yaptı.

Şimdi öğreniyoruz ki, ortada Hayati Yazıcı imzalı bir mail yokmuş.

Bir torpil talebi yokmuş...

Üniversite çağına gelmiş bir yeğen de yokmuş.

Muhalefetini “olmayan iddialara” dayandıran ve hakikat ortaya çıktığı halde hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eden, ettiği küfürlerle bazı laik gönüllerde taht kuran Kemal Bey, hem gerçeklik duygumuzu yitirmemize neden oluyor, hem de zekâmızla alay ediyor.

Kendisine sorarsan hiç küfürbaz biri değil.

Bilakis temiz bir adam.

Kaybettiği hakaret davalarının sayısı 4’e ulaştı ama o ısrarla “nezahetini” koruduğunu iddia ediyor.

Mesela, “Statükocuların Allah’ı Ankara’da oturuyor” derken, çok iyi bir şey yapmış, yüce Allah’ın ismini zikretmiş... Recep Bey Yüce Allah’ın ismini zikretmeyi de mi yasaklayacakmış!

Kendisini böyle savunuyor.

Peki, laik Cumhuriyetimizin Diyanet Teşkilatı ne diyor? “Bu ifade tevhit inancına aykırıdır. Yüce Allah’ın ismi birtakım argo ifadelerle lekelenmemelidir...”

PM üyesi ve CHP milletvekili adayı Muhammet Çakmak da Diyanet Teşkilatı’yla aynı görüşte: “Toplumsal belleğimizin hoş karşılamayacağı bir ifade şeklidir bu...”

Nezih siyasetçi Kılıçdaroğlu “kalpazan”, “angus sığırı”, “Adam ol Recep, kıvırma”, “Başınıza akbaba kondu Sevgili Siirtliler” ifadelerinde küfür ve hakaret göremiyor ama bir de toplumsal belleğimizin kolay kolay unutmayacağı “Ana... a... a...” ifadesi var.

Korkarım seçmen, 12 Haziran’da “Ana... a... a...” diyecek.

Biliyorsunuz, “Ana... a... a...”, Kılıçdaroğlu jargonunda “Ayağını denk al” anlamına geliyor...

Neyin neye denk olduğu ya da olmadığı da 12 Haziran’da görülecek.

Hatırlatayım dedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi