Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

'Tribündeki başkan'ın düşündürdükleri...

'Tribündeki başkan'ın düşündürdükleri...

'Bugünkü Türkiye'yi en iyi temsil eden fotoğraf Sivas'taki '4 Eylül Stadı'nda pazar günü çekildi: Takımının şampiyon olduğu maç sonrasında tribünde tek başına oturan Aziz Yıldırım fotoğrafı...


Düşünün: Son 18 maçın hiçbirinde yenilmedi, birinde berabere kaldı, geri kalanın hepsini kazandı Fenerbahçe (FB)... "Yenildim, ama şampiyona yenildim" diye övünmek yerine "Fenerbahçe şampiyon olacaktı, önünü ben kestim" deme modası bu sezon da devredeydi; ama dişe diş bir mücadele sergileyen Sivasspor'u yenmeyi becerdi FB takımı...

Yine de bu büyük başarının tadını çıkarttırmadılar kulübün başkanına...

Göreceksiniz, 12 Haziran akşamı da aynı şey yaşanacak... Sandıktan birinci çıkan partinin lideri de ağız tadıyla ipi göğüsleyemeyecek. Göğüsletmeyecekler çünkü... Başarıya gölge düşürmek, sonucu küçümsemek, oyları hiçe saymak için neler ve neler söylenecek...

Seçimi kazanan parti lideri de, Fenerbahçe başkanı gibi, melül, mahzun ve buruk hislerini dışa vurmamak için özel çaba sarfedecek...

Türkiye bugün maalesef böyle bir ülke...

Filmlerde karşıma çıkan kalleşliklere tahammül edemeyen bir yapım var; senaryo gereği birisinin filmin kahramanına attığı kazığı içime sindiremeyip kaç kez sinema salonunu terk etmişimdir; şimdilerde kanal değiştirmekle yetiniyorum.

Garip özelliğim başka konularda da peşimi takip ediyor.

Her seçim bir mücadeledir, ama savaş değildir. İktidar mücadelesi verir partiler, bunun için elden gelen bütün çabayı gösterirler; yoksa birbirlerini yok etmek, bitirmek, bütün oyları kendisine yönlendirmek gibi bir amaçları yoktur. Yoktur ve olamaz; çünkü böyle bir durum eşyanın tabiatına aykırıdır. Hayat tek düze, insanlar da tek tip değildir; herkesin bir fikre veya olaya verdiği tepki farklı farklıdır.

Yani bir tür müsabakadır siyaset; taraftar olarak iyi olanın kazanmasını temenni ederiz, o kadar... Başkaları belden aşağı vurmayı, haksızlığı, adaletsizliği uygun görse, bundan çıkar sağlamaya çalışsa bile, tuttuğum takımın doping yapmasına da, diskalifiye ettirmek için doping yapıldığı hissini uyandırma amacıyla kimseye fark ettirmeden rakibe ilâç zerkedilmesine de razı olamam.

Tuttuğum takım şikesiz şampiyon olsun isterim; oy verdiğim parti hileden uzak dursun arzu ederim. Haksızlık veya adaletsizlik yapmaktansa haksızlığa ve adaletsizliğe uğramayı tercih ederim. Haksızlık ve adaletsizlik gördüğümde susar mıyım? Hayır. Ceketimi alıp öyle muhitlerden arkama bakmadan uzaklaştığımı beni tanıyanlar bilir.

Millet de biliyor.

Etrafındaki bütün illere defalarca uğradığım halde Tunceli'ye gitmek ilk kez geçen hafta nasip oldu. Giderken de, oradayken de aklıma hiç gelmeyen bir düşünce döndüğümde birkaç kişiden soru halinde kafama vuruldu: "Korkmadın mı?" Kast ettikleri, CHP liderini karşılamak üzere toplananların benim oradaki varlığıma tepki gösterme ihtimali olmalı.

Raporumu veriyorum: Genel olarak Tunceli halkının özel olarak da CHP'lilerin tahminimden öte ilgisine mazhar oldum. İnsanlar aralarındaki varlığımı en güzel ve verimli biçimde değerlendirmem için yardımıma koştu. Hep güleryüz gördüm, en özel düşüncelerini benimle paylaştı karşıma çıkanlar...

Tunceli'den Ankara'ya dönüş yolunda, meslektaşların, "Eh artık oyunu CHP'ye verirsin" demesine kadar vardı gördüğüm ilgi.

Devirler değişti, biliyorum, ama ben yine de eski günleri özlüyorum. Gazetecilerin daha titiz davrandıkları eski günleri...

Seçim kampanyası ikinci ayını dolduruyor; bu kadar gündür sütunlarını Ak Parti'ye 'çakmak' için yazılmış yazılarla dolduran çok sayıda köşe yazarı var. Gün sektirmiyorlar muhalefet yapmak için; bazısı bu yolda CHP sözcülerinden bile daha ileride...

Oysa tarafgir gazeteciler eskiden de vardı; vardı, ama dengeyi bütünüyle bozmamak için de dikkat ederlerdi. İktidar aleyhinde on yazı yazmışsa, bir kez de olumlu çıkış yapma ihtiyacı hissederdi. Sözgelimi, ANAP'ı tutan gazeteler CHP'ye ve MHP'ye şaşı bakmayan hiç değilse bir yazarı bulunsun isterdi. Hergün aleyhte bir şeyler bulma ihtiyacı duyan yazar ile silme tarafgir yazarla dolu gazete manzarası bugünün gerçeği...

Çünkü siyaset 'savaş' mantığıyla değerlendiriliyor artık... Müsabaka gözüyle bakan yok siyasete, kampanyalar da mücadele alanı olma özelliğini kaybetti; varsa yoksa savaş mantığı... Hem de yek diğerini yok etme amacıyla yapılan topyekün savaş... Terimler bile değişti.

Aziz Yıldırım'ın yorucu bir sezon sonrası şampiyonluğun zevkini yaşayacağı gün tribünlerde tek başına otururken çekilmiş fotoğrafı bana bunları düşündürdü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Kıvanç Arşivi