Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Eksik kalmasın bari...

Eksik kalmasın bari...

Ben de yazmasam eksik kalırdı... Efendim, konumuz elbette ‘darbenin lojistiğine’ memur edilmiş bir televizyon kanalının, düşman barikatlarda görülen bir medya patronuna satılması.

Hemen belirtmeliyim ki, iyi bir paraya satıldı.

Bu işten, Tuncay özkan refikimiz hoş kazançlarla ayrıldı.

İyi oldu.

Fakat ben, medyada ‘Tuncay özkan-İsmet Berkan savaşı’ olarak sunulan ağız dalaşına ilişkin bir çift söz söylemek istiyorum.

Ne yalan söyleyeyim, Berkan’ın Radikal gazetesinde attığı www.bizkaclirayiz.com manşetini çok tuttum.

Mesele, ancak bu belağatta özetlenebilirdi.

İkinci gün manşeti de aynı yaratıcı özellikleri taşıyordu: ‘Satıldık ey halkım.’

Buna Tuncay’ın ve ‘hınk deyici’ konumunda bulunan Kerimcan Kamal arkadaşımızın tepkisi sert oldu.

Gelgelelim, İsmet Berkan haklıydı.

Sen hem ‘kaç kişiyiz’ diye yola çıkacaksın ve insanları bir ideal etrafında örgütleyeceksin, hem de ‘zor günleri’ bahane gösterip elindeki silahı düşmana teslim edeceksin.

Hemen bir düzeltme yapmam lazım:

Buradaki ‘düşman’ tanımlaması bana ait değil.

Kaç kişi olduklarını merak eden, bu merakı SMS marifetiyle paraya çeviren arkadaşların ‘öteki’ne (yani kendilerine benzemeyene) bakışlarında maalesef bir problem var ve bu ‘başkalığı’ da ancak ‘düşman’ sözcüğü tanımlayabiliyor.

Demokrasiyi savunuyorsanız, düşmansınız.

Darbelere, muhtıralara, son yıllarda pıtrak gibi çoğalan andıçlara karşıysanız, düşmansınız.

CHP’nin artık kendine çeki düzen vermesi ve esasına uygun bir ‘sosyal demokrat’ parti olması gerektiğini söylüyorsanız, düşmansınız.

Hükümetin belli alanlardaki icraatlarını doğru buluyorsanız, düşmansınız.

Tuncay özkan ve arkadaşlarının küfürlerine muhatapsanız, zaten düşmansınız.

İsmet Berkan’a çok sinirlenen özkan, canlı yayında, biraz da ağlayarak şunları söylemiş: ‘Kaç paraysa maaşın ben sana göndereyim, çok param var bugün; sattım KanalTürk’ü; çok param var artık. İsmet Berkan sana sesleniyorum: Kaç para istiyorsun? Burada çalışan insanlar sekiz aydır burayı kale olarak belleyip, bir tek gün buradaki işleri aksatmadan çalıştılar. Bu arkadaşlarımın hepsi sekiz aydır maaş almadan çalıştılar, sekiz gün dayanır mısın alçak! Hayasızlar, namussuz adamlar! Niye sattım? Sekiz aydır arkadaşlarım maaş almadılar. Reklam girişi durdu. çalışanlar yol paraları olmadığı için işe yürüyerek geliyor.’

İyi de kardeşim, mecbur musun?

Kim seni kanal kurup insanları bir ‘ideal’ etrafında örgütlemeye zorluyor?

Madem ideallerin her şeyden önemliydi, neden ‘aç ve açıkta kaldık’ diye şekvada bulunuyorsun?

Hem aç kalacaksın, hem de icabında sürüneceksin.

İdealizm böyle bir şeydir...

Yok, ‘ticaret’ cehdiyle kalkıştıysan bu işe (ki, en doğal hakkındır), işte başarılı oldun, bir dönem ‘CHP’nin emrine’ verdiğin kanalını iyi bir paraya sattın ve zengin gazeteciler sınıfına girdin.

Daha ne?

Sağa sola, ‘Hayasızlar, namussuz adamlar, alçaklar’ diye şarlayacağına, kuracağın partide başarılı olmaya çalış... Bak paran da var artık.

Sakın bu üslubu ‘siyaset yordamına’ dönüştürmeye kalkışma.

Hem tefe koyarlar, hem de fena benzetirler.

Kaç kişi olduğunuza da bakmazlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi