Niçin aldınız paşam?
Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya sesleniyorum... Gerçi bazı bürokratlar Atatürk demeyince kızıyorlar, sanki gerçek adı Mustafa Kemal Paşa değildi de, Ahmet Selahattin Paşa'ydı...
Olsun, artık o bürokratları kimse ciddiye almıyor (bazıları da kodeste)... Ben de otuzlu yılların Atatürk'üne değil, cumhuriyeti kuran Gazi Paşa'ya birkaç şey sormak istiyorum.
Birileri onu kaldırıp yeniden Samsun'a götürmeyi ciddi olarak düşünebiliyorlar da, ben niçin kendisine soru yöneltemeyecekmişim, değil mi efendim?
Paşam, sizin bir "düşünce sisteminiz" olduğu söyleniyor.
Böyle bir sistem yok, "ilkeleriniz" var, onları sonradan bir sisteme oturtup kalıplaştırmak, dondurmak istemişler.
İlkeleriniz arasında, batmış bir imparatorluğun enkazından, "kurtarabildiğiniz" kadar kısmından bir "ulus-devlet" çıkarmak ve onu hızla ve geriye dönülmeyecek biçimde çağdaşlaştırmak vardı (aslında ilkelerinizin bütün özü buydu)...
Bu katıksız bir Türk devleti olacaktı. Türkler kendi kendilerini yönetmeyi pek de bilmedikleri için "onların okumuş yazmış kesimi" olan bürokrasi tarafından yönetileceklerdi, tek bir parti kurulacaktı, herşey emir ve komuta zinciri içinde yürüyecekti, falan filan.
Bunu anladım paşam da, o ulus-devlete niçin "başkalarını" da kattınız?
İmparatorluğun birçok halkı kopup gitmişti...
Örneğin Araplar...
Sırt çevirdiniz ve bir daha onlarla hiç ilgilenmediniz. Onları pek sevdiğiniz de söylenemezdi ayrıca. Ortadoğu'ya bir daha dönüp de bakmadınız bile.
Ermeni unsuru, zaten sizi hiç sevmeyen, sizin de ısınamadığınız "İttihat ve Terakki'nin A kadrosu" tarafından tasfiye edilmişti, gerek öldürülerek gerek sürülerek... (Sizin elinize, iş yapmak için aynı partinin B kadrosu kalmıştı, yedek kadro!)
Rum unsurunu gönderdiniz. Anadolu mübadeleyle Rumlar'dan arındırıldı. Yunanistan'daki Türkler buraya getirildi.
Gerçi aynı mübadeleyle, Rum olmayan, yalnızca Hıristiyan olan Türkler (Karamanlılar) da zorla gönderildiler ama artık o kadarcık "iş kazası" da olabilirdi...
Peki, kurduğunuz ulus-devlete Kürtler'i niçin aldınız paşam?
Lausanne Antlaşması'nda "Müslümanlar" esas alındığı için, diyeceksiniz herhalde.
İyi de, hani din olmayacaktı yeni devlette belirleyici öğe?
Yani paşam, aşkolsun, ulus-devlet kuruyorsunuz, yepyeni bir Türk devleti, içinde hem Türkler var hem Kürtler var!
Araplar nasıl gittilerse onlar da gidemezler miydi paşam?
Herhalde Irak'ta kurulan İngiliz yönetimi altına girerlerdi ama bundan bize neydi, imparatorluğun diğer parçalarına sırt çevirmemiş miydik?
"Zaman içinde eritirim" diye mi düşündünüz?
Erimediler, direndiler paşam.
Has adamınız İsmet Paşa, onların "bu memleketin en büyük sorunu" olduğunu söylemişti ama doksan yıldır kimse çıkıp sizlere "öyleyse o sorunu sırtınıza durduk yerde niçin yüklendiniz" diye sormayı akıl edemedi (ya da cesaret edemedi)...
Bu yüzden binlerce insan öldü paşam.
Hadi bunu bırakalım, baksanıza, "sizin çocuklar" onları meclise de sokmuyorlar, maraza çıkıyor!
Acaba maraza çıkarmalarına çanak mı tutulmak isteniyor?
Bu da mı "ilkelerinize" uygun paşam?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.