Sen bilirsin hemşerim
Empati yapıyorum, “yemin krizi” çıkaran CHP’lileri anlamaya çalışıyorum... Anlıyorum da...
Milletvekili seçilen “arkadaşlarını” kurtarmaya çalışıyorlar.
Ben de olsam, aynını yapardım.
Dün Kılıçdaroğlu’nu, Onur Öymen’i, Rıza Türmen’i, “yandaş” kontenjanından konuşturulan gazeteci Ali Sirmen’i dinledim.
Fevkalade “demokratik laflar” ettiler.
Mağduriyetten bahsettiler... “İnsan hakları” dediler, “Hukukun üstünlüğü” dediler, “demokrasi” dediler, “tutukluluğun cezaya dönüşmüş olması zulümdür” dediler, “Seçme ve seçilme hakkı” dediler, “AİHM” dediler, “Avrupa, Türkiye’nin kulağını çekecek” dediler, “Adalet Bakanlığı devreye girsin” dediler.
Ben de olsam, aynını derdim...
Fakat, bütün bunlar, Meclis çatısı altında denilemez miydi?
Mücadele meşru kulvarlara taşınamaz mıydı?
Ergen tepkiler vermek, çocukça mızırdanmak, “Arkadaşlarımız salıverilmezse biz de Meclis’e gelmeyiz” diye huysuzluk yapmak da ne oluyor?
Buna verilecek cevap şudur: Gelmezsen gelme.
Nitekim Başbakan, “Yargıya baskı yap, yoksa Meclis’e gelmeyiz” diyen muarızlarını, bence muhatap olmamaları gereken bir ifadeyle cevapladı, hatta istiskal etti: “İster gel, ister gelme...”
CHP olmazsa, Meclis toplanamayacak mı?
Toplanacak... 184 rakamı yetiyor Meclis’i toplamaya... Büyük Türk hukukçusu Sabih Kanadoğlu öyle dedi: “Toplantı yeter sayısı olan 184’ü bulur, Meclis’i takır takır çalıştırırlar...”
Gerçi, aynı Sabih Kanadoğlu, 2007’de, Cumhurbaşkanı seçmek için toplanacak Meclis’in ille de 367’yi bulması gerektiğini savunmuş, verdiği bu üstün akıl Anayasa Mahkemesi tarafından “karara” dönüştürülmüştü ama, muhterem Süleyman Demirel’in de buyurduğu gibi, “dün dündür, bugün bugündür...”
CHP olmazsa, Meclis başkanı seçilemeyecek mi?
Seçilecek. İsim tespit çalışmaları devam ediyor.
CHP olmazsa, yeni kabine güven oylamasına sunulamayacak mı?
Sunulacak... Çatır çatır da “EVET” oyu alacak.
CHP olmazsa, Başkanlık Divanı çalışmayacak mı?
Çalışacak...
CHP olmazsa, komisyonlar kurulamayacak mı?
Kurulacak...
CHP olmazsa, soru önergesi ve yasa teklifi verilemeyecek mi?
Hem de nasıl verilecek...
Demek ki, CHP olsa da olurmuş, olmasa da olurmuş...
Bu cümleden olarak, “boykot kardeşliği” yapan BDP olsa da olurmuş, olmasa da olurmuş.
Nitekim, BDP 23. dönemde hiç olmadı... Oldu da, “beni yok yazın” dedi. Hiçbir çalışmaya katılmadı, hiçbir uzlaşma talebine olumlu cevap vermedi, hiçbir iyileştirme paketine katkı sağlamadı.
Fakat, benim anlayamadığım husus şu:
Kendisini “Ergenekon sanıklarını kurtarmaya” adamış ve başka da politika üretemeyen CHP, neden diğer alanlarda da aynı celadetli tavrı sergilemiyor?
Neden “arkadaşlarımız olmasa, biz de olmayız” diyen Kılıçdaroğlu, ülkenin geleceğini ilgilendiren sair konularda da Meclis’i kendi yokluğuyla tehdit etmiyor?
Hem, nereden de “arkadaşları” oluyor?
Mehmet Haberal gibi, sağ orijinli, hiçbir zaman sosyal demokrat düşünceyle kesişmemiş, varoluşunu “sol düşünceye karşı savaşmaya borçlu” isimleri “kurtarmak” dışında, CHP’nin üstlenmesi gereken bir misyon yok mu?
Bu ne gayretkeşlik?
Hatta, bu ne enerji?
Bu enerjilerini seçim kazanmaya harcasalardı, şimdiye belki de iktidarlardı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.