Galatasaray sonunda bir eksiğini tamamladı. Kaleci Muslera’yı transfer etti. Şu ana kadar Selçuk İnan’la birlikte yapılan en doğru transferi Galatasaray’ın.

Sarı-Kırmızılılar’ın orta sahada savunmaya yönelik olduğu kadar oyun kurucu niteliği de olan bir topçuya ve iyi bir kaleciye gerçekten ihtiyacı vardı.

Bunun dışında Cim-Bom’un Forlan ve Drogba ile başlayan, şimdi de Fabiano ile süren garip serüvenine nokta koyması gerek. Bu üç futbolcunun toplam yaşı 98. Bu futbolcuları Galatasaray’a alırsan eğer, Sarı-Kırmızılı kulüp bunların son takımı olur. Bonservislerine ödenen parayı bir daha geri alamazsın.

Onun için bu hayallerden artık tümüyle vazgeçmek gerekiyor.

Galatasaray’a bir santrfor şart. Ayrıca Tomas Ujfalusi’nin sağ bekte de oynayabileceğini gözönüne alırsak kadroya sol ayaklı bir sol bek/stoper gerekli. Onun dışında takımın futbolcuları birbirine kenetlenmeli, yıllardır yok olan disipline ayak uydurmalı.

Futbol herkesin bildiği gibi bir takım oyunu. Eğer disiplin olmazsa takım oyunu da olmaz. Son yaşanan olaylardan sonra Galatasaray Futbol Takımı’na büyük bir görev düşüyor.

Ne yazık ki, Fenerbahçe’nin oynayamayabileceği bir ligde en önemli çekim gücü yani statları dolduracak, insanları televizyonları başına bağlayacak, spor sayfalarını okutacak tek takım Galatasaray kalıyor. Bu sezon üçüncü kez takımın başına geçen Teknik Direktör Fatih Terim’in işi gerçekten çok zor.

Camia ve taraftar 1996’da başlayan 2000 yılında noktalanan yolculuğun devamını istiyor Fatih’ten.. Eğer Fatih bunu sağlayamazsa, öne süreceği hiçbir mazeret kabul edilmeyecektir.

Başta Arda Turan olmak üzere eski ve yeni Galatasaraylı futbolcular sahaya terlerinin son damlasını akıtmak zorundadır. Galatasaray yönetiminin de önümüzdeki sezon çok konuşmaması, oynanan karşılaşmalardan sonra “verilmeyen penaltılar”, “ofsayt goller”, “hakem hataları” diye ortaya çıkıp hem federasyona yönelik hem hakemleri eleştiren bir usluptan kaçınması gerekiyor.

Türk futbolunun alnına sürülen bu kara lekeden kurtulabilmesi başta Galatasaray ve Beşiktaş olmak üzere Süper Lig’de ve diğer ligdeki tüm takımlarımızın Futbol Federasyonu’na ve Merkez Hakem Komitesi’ne güvenmesi, desteklemesi ve olur olmaz eleştirilerden kaçınmasıyla mümkün olabilir.