Neo-Kemalizm yaptırmayacağız!
Hani Türk basınında "ölmüş de ağlayanı olmayanlar" ve "doktorun ne yerse yesin dediği" bazı tiplerden sözettim ya... İşte bunlardan birisi, sanırım beş sene vardır, "otuzlu yıllarda demokrasiye geçmek için bütün adımların atıldığını ve gerekli altyapının hazırlandığını" yazmıştı.
Ben de kendisinden bir tek, ama bir tek örnek göstermesini istemiştim.
Gösterememişti.
Kendisi uyduruyor, kendisi inanıyordu.
Böyle zavallı çoktur bu memlekette.
Kendi başlarını yeseler iyi, halkı da yanıltırlar.
Bana inanmayanlar, Profesör Şükrü Hanioğlu'na da sorabilirler: Dün, gazetemizde, "Kemalizm'in ileride demokrasiye zemin hazırlayacak bir ideoloji olarak üretilmediğini" yazmış. Bu demektir ki, yeni ve özgürlükçü bir anayasa Kemalizm üzerine inşa edilemez.
Ağzına sağlık hocam.
Kemalizm ideolojisinin demokrasiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur ve olmamıştır.
Aksini söyleyenler, ya yukarıda sözünü ettiğim zavallı gibi düpedüz saçmalarlar, ya yalan konuşurlar, ya da "Serbest Fırka denemesini" örnek verirler.
Atatürk, 1930 yılında bir muhalefet partisine, Serbest Fırka'ya (günümüzün diliyle buna Liberal Parti de diyebilirsiniz), bütün dünyada kendisine yöneltilen "diktatör" suçlamasından rahatsız olduğu için izin vermişti. Bayıldığından değil.
İzin vermek ne kelime, ikinci partiyi bizzat kendisi en yakın arkadaşına, Fethi Bey'e kurdurmuş, hatta kızkardeşi Makbule Hanım'ı da emirle oraya üye yazdırmıştı. (Atatürk'ün bir kızkardeşi olması faşistleri rahatsız mı ediyor? Unutturmaya çalışmışlardı da...)
Hani 1920 yılında da Ankara'da emirle bir komünist partisi kurdurup sonra da kapattırdığı gibi canım! (Nevzat Tandoğan diye bir adamı hatırladınız mı bu arada?)
Muhalif parti üç ay gibi çok kısa bir sürede amansızca büyüdü (çünkü halk CHP'yi hiç mi hiç sevmemişti), belediye seçimlerinde büyük başarı gösterdi, ilk genel seçimi yani 1931 seçimini kazanacak gibi göründü.
CHP yöneticileri iktidarın elden gideceğini görünce şarladılar, Atatürk'e "ya onlar ya biz" dediler. Sonuçta CHP'nin genel başkanı bizzat o değil miydi? Atatürk de Fethi Bey'e "partisinin kendi kendini feshetmesini" çok demokratik bir şekilde telkin ve tavsiye etti! Ondan sonra da tam on altı yıl boyunca Türkiye'de başka herhangi bir parti kurulamadı.
Bu deneyin "başarısızlıkla" sonuçlandığını söylerler, önce başarıyı sonra da başarısızlığı yaratan Atatürk'ün bizzat kendisiydi.
Atatürk, "diktatör denilmesinden rahatsız olma" aşamasından, "ne derlerse desinler" aşamasına gelivermişti!
Görüldüğü gibi, "pragmatik" bir önderdi.
Totaliter değil, otoriterdi. Bir düşünce "sistemi" yoktu.
Yani, bürokrasinin bize yutturmaya çalıştığı gibi bir "Atatürkçü düşünce sistemi" yoktur. "İlkeler" vardır, o kadar. (Fakat o ilkelerin içinde de "darbe" yoktur arslanlarım.)
Yeni bir anayasaya karşı çıkanlar... Siz yapınca oluyor da halkın temsilcileri yapınca mı olmuyor?
Bu anayasada çarpıtılmış, ilkeye ideoloji kılıfı bindirmiş bir "Neo-Kemalizm" saçmalığı da bulunmayacaktır, buna alışacaksınız.
Alışamazsan da alıştırırlar gülüüüm...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.