Sizin hukukunuz Başbakan asar...
Kendisini ‘anayasa hukuku uzmanı’ olarak pazarlıyor. öğretim görevlisi... Ruhat Mengi hanımefendinin ‘açık bir taraflılık’la yönettiği tartışma programının da daimi konuğu.
Bir ara ismi CHP genel başkanı adayları arasında geçmişti.
Niçin olmasındı?
Tuncay olamıyorsa, bu olmalıydı...
Baykal’dan daha gençti, daha demagojikti...
üstelik, bugüne kadar ağzından ‘özgürlükler’le ilgili bir tek cümle çıkmamıştı. Ne sosyal ne demokrat olan, ama büyük bir pişkinlikle ‘hem sosyal hem demokratmış gibi’ yapanlardan ne eksiği vardı?
İşte bu arkadaş, hiç sıkılmadan, Yargıtay ve Danıştay Başkanlar Kurulu’nun muhtırasını savunuyor; eğitim-öğretimle ilişkisini bilmediğimiz üniversiteler Arası Kurul’un bildirisini sahipleniyor...
Bir de, yine hiç sıkılmadan, ‘Türkiye bir hukuk devletidir’ gibilerden laflar ediyor.
Dün, Nazlı Ilıcak yazmıştı...
Deniz Gezmiş pazarlamasında başı çeken bir vakfın başkanı, ‘Ergenekon soruşturması’ çerçevesinde tutuklu bulunan bir ‘sayın genel başkan’ı telefonla arıyor ve Yargıtay’a yaptığı ‘olağan dışı’ ziyareti anlatıyor...
Diyor ki, ‘Yargıtay Başsavcısı’yla, Yargıtay Başkanı’yla görüştük. Cumhuriyet meselesinde hiç tavizleri yok. ‘Hukuk çerçevesinde sonuna kadar direneceğiz; kimse merak etmesin; bu işleri çözeceğiz’ dediler. Bizden kitle desteği istediler.’
Bir başka telefon kaydına göre de, Adli Tıp Enstitüsü’nde öğretim üyesi olarak çalışan bir doçent, O.T. adlı biriyle görüşüyor. 18 Ocak 2008’de gerçekleşen bu görüşmede O.T. şunları söylüyor: ‘TSK artık muhtıra vermeden darbe yapacak. Danıştay, Sayıştay, Yargıtay aracılığıyla mesaj verecekler. Demokrasiyi yıkmak üzere, demokrasinin yöntemlerini kullanan herkes yok edilecek.’
Ilıcak, aynı konuşmadan, Yargıtay Başkanı’yla Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı’nın görüştüklerinin ortaya çıktığını iddia ediyor.
Bu ‘olağan dışı trafik’ nedir?
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu iddia eden ve daha da ileri gidip hukuk devleti ilkesinin ‘hukukun üstünlüğü prensibine evrildiğini’ söyleyen anayasa hukuku uzmanı, bu olağan dışı trafiği gündeme getirenleri ‘her taşın altından Ergenekon aramakla’ suçluyor.
Ben de bu saygıdeğer profesöre şunları sormak istiyorum:
Kapatma tehdidiyle karşı karşıya bulunan partinin kendini savunma çabasını ‘lehte sonuç alma hevesi’ olarak yorumlayan Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisini ‘hukuk devleti’ ilkeleriyle nasıl bağdaştırıyorsunuz?
Danıştay Başkanlar Kurulu’nun, Danıştay saldırısı ve Ergenekon örgütlenmesine hiç değinmeden, TBMM’ye ve siyaset kurumuna karşı vaziyet almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyanın hangi demokratik ülkesinde, Türkiye’de olduğu gibi olağanüstü yetkilerle donatılmış ve ‘parlamento üstü siyasi erk’ işlevi gören ‘yüksek yargı kurumları’ bulunmaktadır?
Krokileriyle, bombalarıyla, işledikleri cinayetlerle suçüstü yakalanan darbe örgütlenmesi hiç mi dikkatinizi çekmiyor?
Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar nereden geldi?
İlhan abi nedir?
Bu bombaların menşei ve akıbeti niçin sorgulanamıyor?
Darbe girişiminde bulunan generaller niçin hakim karşısına çıkarılamıyor?
Sizin ‘hukukun üstünlüğüne evrilmiş’ hukukunuzun gücü sadece Başbakan asmaya mı yetiyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.