Engin Ardıç

Engin Ardıç

Fraksiyon farkıymış

Fraksiyon farkıymış

Kavafis'in bir şiirinde -Octavianus'un ordusu İskenderiye'yi ele geçirmek üzeredir- ağlaşan Kleopatra ve nedimelerine şöyle der Antonius:
"Ne ağlaşıyorsunuz be? Yenildiyse de bir Romalı'ya yenildi bir Romalı!"
Bak nereden nereye... Celal Bayar, bir tarihte, Mehmet Barlas'a "ben List'e inanırım" demiş.
Georg Friedrich List, bugün kimseciklerin adını bile bilmediği, adam hesabına alınmayan bir Alman iktisatçısı... Adam Smith'in tam zıddı!
İç pazar gümrük duvarlarıyla korunacak, devlet eliyle milli burjuva yaratılacak, ithalat sevilmez, pazarı geliştirmek için akla gelen taşıma aracı da, henüz motorlu taşıt icat edilmediğinden, elbette demiryolu!
1840'ta tamam da, 1940'ta abes kaçıyor.
Ne ki, bizimkiler, önce gayrımüslim burjuvayı yokediyorlar (kimisini öldürüp kimisini sürerek), sonra onun yerine "sıfırdan" ya da çok temiz, az kullanılmış bir burjuva yaratmaya çalışıyorlar! Üstelik Türk ve Müslüman olacak ama dindar olmayacak!
Eh, "Atatürk'ü sevmek ibadettir" demiş olan adamdan başka bir iktisat felsefesi de beklenemezdi.
Öyle ya, ikide bir "ben komitacıyım" diyen Bayar, İttihat ve Terakki'nin Bursa bölge sorumlusu değil miydi?
Peki, bunların İsmet Paşa'yla temelde hiçbir farkları yokmuş da, niçin birbirlerini yemişler?
Menderes'in ve arkadaşlarının tamamen duygusal "İnönü fobisi" devreye girmiş, İnönü'ye karşı duyulan adı konulmamış bir kompleks...
Yazık olmuş. Hem onlara, hem memlekete.
Biz de boşu boşuna "Demokrat Parti niçin Özal'ın nice sonra, taa 1980'lerde yapabildiği reformları, en başından, 1950'lerde yapamadı" diye şaşıyorduk.
Yapamazmış.
Çünkü, her ne kadar iktidarın değiştiği iddia edilse de, kafalar farklı basmıyormuş.
O zaman da işte, yapabileceğin, traktör sayısını arttırmakla övünmek.
Çünkü mesleğin çiftçilik. "Beyefendi, İspanya'da General Franco turizm patlaması yapıyor, vakit geçirmeden şu konuya biz de eğilsek" diyorlar, "benim köylüm daha oralara gelmedi" cevabını alıyorlar Menderes'ten. (Ben de "niçin televizyon kurmadı" diye kızıyordum, hata etmişim, beceremezmiş.)
Bunun, Şevket Süreyya Aydemir'in İnönü'ye "paşam, Amerikan sanayicileri krizde, makine parklarını ucuz ucuz satıyorlar, gelin şunları alalım, sanayi hamlesi başlatalım" deyip de "olmaz, sonra döviz gider, bütçe dengesi bozulur" cevabını almasından bir farkı yok.
O zaman da, iktidarı CHP'den devralırsın ama, CHP'nin kurmuş olduğu dikta düzeninin de, ticaret rejiminin de, kambiyo rejiminin de, KİT sektörünün de, mevzuatının da virgülüne bile dokunmazsın.
Soğuk savaş dolayısıyla şişmiş olan tahıl ihraç fiyatlarının sağladığı geçici refah ("köylünün cebinin para görmesi") fiyatlar düşünce geçiverir, sıkışırsın... Dövize sıkışırsın, döviz kurlarını serbest bırakmak aklına bile gelemez (çünkü Georg Friedrich List böyle bir şey söylememiştir.)
Bunalınca diktaya yönelirsin, İnönü diktasına ağzını bile açmamış olan bürokrasi, senin diktana karşı çıkıp seni deviriverir.
Onca insan acı çeker, üç kişi sırf bir "fraksiyon çatışmasından" ötürü asılır...
Ne ağlaşıyoruz, birkaç Kemalist'e yenilmiştir birkaç Kemalist.
Devrimi, rejimin kodamanları değil, o sıralar Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nde çalışan bir mühendisle, gene o sıralar Kasımpaşa'da top oynayan bir çocuk yapacaklardır, günü gelince.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi