Tek kollu yazar
Bir ara “Tek Kollu Boksör” diye bir film vardı.
Ekşına meraklı olmadığım için, izlemedim.
Çok eski bir film... Hem, ismi konuyu anlatıyor; “izlemesem de bir şey kaybetmem” diye düşünmüş olmalıyım.
Dün, yazı günüm olduğu halde, köşeyi boş geçtim.
Müdavimler, “Nerede bu adam?” diye sormuştur.
İzah edeyim:
Ben artık tek kollu bir yazarım.
Küçük (olduğunu sandığım) bir “doku zedelenmesi” yüzünden, iki gündür kıvranıyorum. Sağ kolum mefluç... Doğru dürüst yemek yiyemiyorum, yazı yazamıyorum, kitap okuyamıyorum.
Hayır, sağ kol fonksiyonu yerli yerinde; sadece “ağrılara” dayanamıyorum.
Cumartesi günü “doktorların” (Hayat Vakfı’nın, dolayısıyla Ahmet Özdemir’in) iftarına davetliyim. Önüme gelen doktora sordum, “Ne olacak bizim kol?” diye.
Espri yaptığımı düşünmüş olacaklar ki, “Geçer...” diye gülümseyerek uzaklaştılar.
Geçmedi ama...
O günün gecesi hastaneye koşturdum.
Bir sürü tetkik ve muayeneden sonra bir torba ilaçla eve döndüm... Muhtelif ağrı kesiciler, kas gevşeticiler, “ödem giderici” antibiyotikler, kan akışını düzenleyen kremler...
İlaçları sektirmeden kullanıyorum ama ağrılarda bir azalma yok.
Dün, klavyeye eğilecek takatim bile bulamadım...
Bugün de öyle ama bu satırları çırpıştırmak zorundayım...
Bugünlük idare edin...
Haa... Hayat Vakfı’nın iftarı, bu yıl katıldığım ilk “lüks iftar”dı...
Gözlerim, bir ara, dışarıda çadır kurmuş iftar protestosu yapan Tuna Kiremitçi’yi aradı...
Tuna o saatte, Sırrı Süreyya ve Aylin Aslım’la birlikte Taksim’deki protesto eylemindeymiş.
Herhalde dindar dövmek için, bundan sonra, “Solcu ve yoksul Müslümanlar”ın iftar eylemini kullanacak...
Dolambaçlı yollara gerek yok Tunacığım. Çık, pata küte giriş.
Bir de, “Şakacı tarafından faşizm” başlıklı yazımdaki “şakayı”, izansızlığım ve “anlayışsızlığıma” yormuşsun.
Bırak izansızlığımı da, Kemal Tahir okuyarak nasıl “ulusalcı” olunuyor, bize onu anlat.
Hatta temellendir...
Refikin Cüneyt Özdemir’e verdiğin “ulusalcılık” tarifi, pek ulusalcılıkla örtüşmüyordu.
Başka bir şeysin sen... Ama ne olduğunu sanırım kendin de bilmiyorsun. Bana sorarsan, AKP’ye ulusalcılıktan daha yakınsın.
Bir: Ya AKP’yi ve ulusalcılığı bilmiyorsun, ya da hiç Kemal Tahir okumadın.
İki: Maytap geçiyorsun...
İkincisiyse, çok kötü!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.