Batum’dan sevgilerle
Valide Sultan Camii de denilen Merkez Camii’nde bayram tebriklerini kabul ederken, yanıma yaklaşan iki genç, “Biz bayram namazı için taa Düzce’den buraya geldik” dediler... Benden çok etraftakiler şaşırdı bu bayram namazı gezginlerine...
Nasıl şaşırmasınlar: Burası Batum... Gürcistan’ın liman kenti... Düzce’den kalkıp bayram için buraya gelenler, Türkiye’de yaşayan, ancak kökleri Batum’a dayanan insanlar... Bayram sabahı camide daha yakın illerden gelmiş vatandaşlarımız da vardı.
Önce namazdan ve cemaatten haberler: Gürcü Müslümanlar İslâmi kavrayış ve uygulama açısından Türkiye’den hiçbir farklılık arzetmiyor. Herhangi bir ilimizde kılınan bayram namazından tek fark, öncesinde edilen vaazın ve sonrasında okunan hutbenin yerel dilde oluşuydu; onun dışında kıraat biçimi, namazın icrası bizdekinin aynısı...
Gürcüce’de dini terimlerin çoğu Türkçe’den alınma...
Yılların ihmalini göz önünde bulundurarak camide az sayıda cemaatle karşılaşacağımı düşündüğüm için hayretler içinde kaldım. İçi-dışı doluydu caminin ve cemaat sokaklara taşmıştı. İnsanlar namaz sonrası hemen ayrılmayıp birbirleriyle bayramlaştı.
Batum Gürcistan’ın Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti. Nüfusu 120 bin kadar... Değişik medeniyetlerin eserlerini bağrında barındıran mütevazı, ama gururlu bir kent... Gururunu şuradan çıkardım: 70 yıla yakın sürmüş Sovyet döneminin artığı yüzüne bakılmayacak kadar çirkin meskenleri ya demir kapılar arkasında saklıyor, ya da saklanamayacak kadar yüksekseler, üzerlerine makyaj yapıyorlar...
Sovyet-öncesi döneme ait binaları ihya etme yarışı sürüyor. Kentin dört bir yanında hummalı bir inşa faaliyeti var. Caddeler asfaltlanıyor, ara sokaklar kesme taşlarla yeni bir şahsiyet kazanıyor. Biraz himmet edilen binalar, yeni yüzleriyle, kente şirin bir hava katmakta...
Kentin en görünür yerlerini elden geçirmiş ve kitlelere açık hale getirmişler. Suyla barışık bir anlayışları var; merkezde birkaç yer fıskıyelerle güzelleştirilmiş. Kocaman bir alanı yapay göle çevirmişler, ama yapaylığı hiç sırıtmıyor. Akşamları ‘su balesi’ mekânına dönüşüyor bir alan; suyu ekran haline getiren bir mekanizma oluşturulmuş, üzerine projektörle dans eden figürler yüklenince muhteşem bir görüntü veriyor.
Nereye gitsem Türkiye’den gelme tanıdık simalarla karşılaştım. Çok uzun yıllar birbirinden kopuk iki ülkenin halkları son zamanlarda iyice yakınlaşmış. Batum’daki elle tutulur kalkınma hamlesinin itici gücü bizim işadamları... Ayrıca erişim eskisiyle mukayese edilmeyecek kadar kolaylaştığı için, akrabalar rahatlıkla birbirlerini bulabiliyor.
Artvin’e mi gitmek istiyorsunuz İstanbul’dan? Atatürk Havalimanı’ndan uçağa binip önce Batum’a geliyorsunuz, Havaş’ın araçları sizi Hopa’ya bırakıyorlar; gümrüğe takılmaksızın... Bizim gibi “Bayrama Batum’da girelim” derseniz, vize almaksızın Gürcistan’a girebiliyorsunuz da...
“Maradit’ten yeni bir sınır kapısı açılırsa, TEMA Vakfı tarafından dünyaya tanıtılan Artvin’in Macahel bölgesine bir saatten daha az bir zamanda ulaşılabilecek” dedi Bayar Şahin...
Bayar Şahin Doğu Karadeniz’in unutulmaya yüz tutmuş şarkılarını yerel halkın belleğinden unutulmazlığa taşıyan bir sanatçı. Türkiye’de de özgün müziğiyle bilinip seviliyor, ama Acara bölgesinde ve bütün Gürcistan’da herkesçe tanınıyor. Yılın yarısını Batum’da geçiriyor, sürekli konserler veriyor, festivallere katılıyor...
Liman kenti burası ve gelirinin büyük bölümü de bu yoldan... Aman aman bir sanayii yok, tarım yüz güldürüyorsa da gözler turizme çevrili... İlk beş yıldızlı oteli Sheraton kente Nurol Holding hediyesi... Radisson açılmış, Hilton ve Holiday Inn inşa halinde... Daha mütevazı oteller de sırada... Kente panoromik bakış fırsatı sağlayan ‘Sputnik Otel’ Ordulu sahibince yenilenip yeniden hizmete sokulduğunda hepsine rakip olacak...
Gürcistan Dostluk Derneği yöneticilerinden Yunus Kaya da buradaydı. Onlar da iki ülkeyi birbirine yakınlaştırmak için güzel hizmetler veriyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.