Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

Yine yazı bekleriz

Yine yazı bekleriz

Haziran başında akşamlar serindi. Hırka alırdık üzerimize, yakamızı kaldırırdık.
Ama...
Hatırlayın, içimiz sıcacıktı.
Coşkuluyduk. Hayallerimiz güneşliydi.
Çünkü önümüz yazdı!
Oysa şimdi hava sıcak ve nemli bile olsa, her akşam hem içimizden hem dışımızdan üşüyoruz.
Çünkü bitti yaz.
Çünkü biliyoruz ki, önümüz güz, sonrası kış!
Diyeceğim o ki, mevsimler kupkuru biçimde takvime bağlı değiller.
Bahçedeki begonvilleri açtıran, deniz suyunu ılıklaştıran, en sert rüzgârı bile çekilir kılan güç neyse, onda duygularımızın da payı var.

***

Eylül'ü hüzünle tarif edenler ne çoktur.
Oysa apayrı ve güzel bir mevsim olan Eylül bazı şehirlerde; mesela İstanbul'da bir "canlanma"ya tekabül eder.
Sanırım Roma'da, Paris'te, Viyana'da da kendine özgü sevinçlere yol açar; insanı diriltir!
Ama varsa eğer bir hüzün...
Eylül'den değil, biten yazdandır!
Çünkü...
Yazın bizden gün gün uzaklaşmasını izlemek...
Aşkı bitmeden ilişkisini bitiren bir sevgilinin ardından bakmak gibidir.
Hani yazmış ya Turgut Uyar; "her şeyden biraz kalır, kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı" diye...
Yazdan da üzerinin örtülmesi zor bir sızı kalır; güneşli günlerin sevincinden süzülmüş bir sızı.

***

Yaz bitti işte.
Tatilden söz etmiyorum. Güneşten, kumdan, denizden, tatil yörelerinin vur patlasın çal oynasın eğlencelerinden hiç söz etmiyorum.
Bizi içine hapseden işi gücü bile ağırdan alan, pire için yorgan yaktırmayan, tenimiz kadar gönlümüzü de ısıtan bir mevsimden söz ediyorum.
Neyse artık...
TNK'nin içli şarkısındaki gibi...
"Belki de saklarız onu
Kalbimizde bir delik açar gibi
Belki denize ulaşır içimizdeki nehirler
Yine yazı bekleriz."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haşmet Babaoğlu Arşivi