Bravo Kılıçdaroğlu!
İyi ama ben böyle hesaplamamıştım yahu, yazının başlığı "CHP'nin bir dış politikası var mı?" olacaktı...
Cevap da "yoktur" olacaktı ve yazı başlamadan bitecekti.
Bayat da olacaktı, çünkü bizim arkadaşlar bu soruyu seçim öncesi, hem de genel seçimler değil belediye seçimleri öncesi Kılıçdaroğlu'na sormuşlardı. Hani şu, karşı tarafın yüzde 53 oy almasına rağmen hazretin yüzde 39 oy toplayıp basın amigoları tarafından "muzaffer" ilan edildiği belediye seçimleri...
Hazret de bu soruya "yurtta sulh cihanda sulh" diye cevap vermiş ve hepimize parmak ısırtmıştı hani...
Bırakın dış politikayı, her alanda Kılıçdaroğlu'nun muhalefet anlayışı "körükörüne karşı çıkmak ve ak denilene kara demek" düzeyinde... Bunu da "laf çakmak" yöntemiyle yürütüyor, ama biz Kasımpaşa ve Beşiktaş çocukları laf çakmada bozkır bebelerine taş çıkarttığımızdan, her seferinde şapa oturuyor.
Kılıçdaroğlu, ustası Milli Şef gibi uluslararası ilişkilerde "aktif denge politikası" izleyebilecek çapta da değil. Bütün söyleyebildiği, kokmayalım bulaşmayalım, olup bitenlere, özellikle Ortadoğu'ya "seyirci" kalalım, kimse de bizim başımızı ağrıtmasın.
Yani, devekuşu politikası!
(Allah Allah, yurtta sulh cihanda sulh diyen Atatürk niçin Lausanne Antlaşması'nı göz göre göre çiğneyerek Hatay'ı almak istemiş, gerekirse cumhurbaşkanlığı makamından ayrılıp bir "Türk gerilla lideri" olarak, hem de hasta hasta gidip Hatay'da Fransız askeriyle çarpışmayı düşünmüş ve bu yüzden İnönü'yle kavga etmeyi bile göze almış acaba? Cahil bir adam olduğum için soruyorum, beni aydınlatın.)
Bütün bunları düşündüm ama yazmanın gereğini görmedim, "mükerrer" iş yapmış sayılacaktım. Daha önce çok söylemiştik.
Derken, Sayın Kılıçdaroğlu, dış politika incilerinin üstüne öyle bir yerli tüy dikti ki...
Bir heykel açılışına katılmış.
Öyle ya, başbakan heykel yıkan adam, muhalefet lideri heykel yapan adam... Enteller sevinmişlerdir.
Ne heykeliymiş bu, ortalıkta yüzlerce örneği "kötü sanat ve yeteneksiz heykeltraş" anıtı olarak bulunan Atatürk anıtlarından biri mi?
Hayır. Mahmut Esat Bozkurt heykeli. Kendisi Kuşadası çocuğu olduğu için Kuşadası'na heykelini dikmişler. (Belediye CHP'li... Kıyılar onların, dağlar da biz ayıların ya...)
Mahmut Esat... Yani, "azınlıkların bu ülkede ancak uşak olarak, hizmetçi olarak yaşamaya hakları vardır" demiş olan anlı şanlı Adalet Bakanı... Daha da ileri gidip azınlık haklarını ancak "köle olmak hakkı" olarak tanımlayan ve bizzat varlığıyla Lausanne Antlaşması'nın karşısına bir hakaret anıtı gibi dikilen adam.
Şimdi anıtını, tam da azınlık vakıflarına ait ve devletin el koymuş olduğu gayrımenkullerin iade edildiği gün yapıyorlar. Bu bir muhalefet biçimi olmasın?
Birtakım kart faşistlerin Mahmut Esat'ı yerlere göklere sığdıramamalarını anlarım ve onlara bir şeycikler demem.
Fakat büyüklerin ellerinden, Kılıçdaroğlu'nu "solcu lider" sanan solcuların eşek kesiminin de gözlerinden öperim.
Kılıçdaroğlu'nu "solun büyük umudu" diye pazarlayan basın mensuplarına ne yaptığımı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.