İsrail’de dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan, eski ülkesi Moldova’da ‘bar fedailiği’ yapmış Avigdor Lieberman’ın Türkiye’ye dönüp “Biz de PKK’yı destekleriz, lobilerimizle Ermenileri harekete geçiririz” meydan okumasına tepkiniz ne oldu?

TBMM Başkanı Cemil Çiçek “Zaten bunları yapıyorlar” demiş haklı olarak... Pek çoğunuz da, hiç kuşkum yok, onun gibi düşünmüşsünüzdür. Çevremde hemen herkes aynı tepkiyi verdi çünkü...

Ya ben? “Allah Allah, demek İsrail Devleti politikalarını dışişleri bakanıyla paylaşmıyor” oldu benim ilk tepkim. Lieberman’ın “Üzerimize gelmeyin, yaparız ha!” korkutmasında bulunduğu konuların İsrail tarafından uzun yıllardan beri, kâh aleni kâh gizlice, masada tutulduğunu bütün dünya biliyor.

Kaynaklarımdan biri, “Kandil’deki liderlerden birinin sağlık sorunu var; sıkıntısı had safhaya vardığında bir helikopterle İsrail’e taşınıyor” bilgisinde ısrar ediyor. Kandil’in periyodik ziyaretçileri arasında İsrailliler de varmış...

Bunu da normal karşılamamız gerekiyor. Değişik dönemlerde İsrail’e göç eden Arap coğrafyasından Museviler arasında Kuzey Irak kökenliler de vardı. Kuzey Irak kökenli bir veya iki politikacı mutlaka bulunur İsrail hükümetlerinde... Bir ara, birileri “Barzani Ailesi Musevi’dir” türü asılsız haberleri yayardı; sonunda yanlışlarını anladılar: ‘Barzan’ Kuzey Irak’ta bir yer adı; ‘Barzani’ de o yerin insanı demek Arapçada... Yani, ‘Barzani Ailesi’nden olmayan pek çok ‘Barzanlı’ (‘Barzani’) var; tabii aynı bölgeden Museviler de...

Irak’ın kuzeyindeki yerel yönetimin başkanı Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin sağlığında en az dört kez İsrail’i ziyaret ettiğini ilk öğrendiğimde bu yüzden hiç şaşırmamıştım. İsrail’de mihmandarlığını, yıllarca komşuluk ilişkisi sürdürdüğü, sonradan Kuzey Irak’tan göçmüş bir ailenin çocuğu olan bir general yapmıştı.

ABD’nin Irak’a müdahalesi sonrasında İsrail ülkenin kuzeyine özel ilgisini sürdürdü. Bunu da normal görmememiz için bir sebep yok. İsrail için Türkiye olağanüstü önemli bir ülke; Türkiye’nin komşularına İsrail’in ilgisinin sebebi bu önem... Yunanistan’la, Ermenistan’la ilgileniyor İsrail ve ilişkisini Türkiye belirliyor...

Ancak yine de “PKK’yı hareketlendiririz, Ermeni konusunu kaşırız” türü bir açıklama ilk kez bir İsrailli politikacının ağzından çıkmış oldu. Buna “Lieberman ağzından kaçırdı” da diyebilirsiniz. Nitekim, hemen ertesi gün, “Ben öyle söylemedim” düzeltmesi geldi İsrailli politikacıdan...

İsrail’in âdeti eylemleriyle övünmek değildir; istihbarat başarılarına, sonuç almış suikastlara veya toplumsal hareketlere imza atmış nice İsrailli’nin gerçekleştirdiklerini örgütlerinde bile sadece birkaç kişi bilir. Adamlar örgütlere girerken yaptıklarının halk tarafından bilinmeyeceğinin farkındadırlar... Dünyayı sarsacak çapta pek çok tezgâhta parmakları olabilir, ama asla sahiplenmez istihbaratçılar...

Farklı bir gerçeğe de işaret etmeliyim: İsrail Devleti kurulmadan önce faal olan ‘İrgun’ türü çeteler vardı ve bunlar ses getiren pek çok eylem gerçekleştirmişti: Kimi ‘Deir Yasin’ gibi Filistin köylerini kıyıma uğrattı, kimi İngiliz işgal yönetiminin öndegelen isimlerine suikast düzenledi.

Deir Yasin köyünde 255 Filistinli’yi öldüren birliğe komuta eden Menachem Begin ile Kont Bernadotte’yi öldürme emrini veren İzak Şamir, sonradan İsrail Devleti’nde başbakanlık yaptı.

Konuya biraz farklı yaklaşmayı denediğim bir yazım sonrasında, Ortadoğu’yu iyi bilen, Arapça ile yazılan ve konuşulanları takip edebilen bir dostum, “Türkiye’nin tavrını hafife alanlar var; ancak göreceksiniz, geçmişte İsrail’le yakınlaşmış ülkeler araya mesafe koymaya başlayacaklardır; onları buna halkları zorlayacaktır” mesajı gönderdi bana...

“Mısır yönetimi de ilişkiyi ya kesecek, ya da ikinci kâtip düzeyine indirecek” öngörüsü de vardı mesajında...

Önceki gün Mısırlılar İsrail’in ülkelerindeki temsilini fiili olarak büyükelçilik düzeyinden aşağıya çekiverdi.

Dışişleri bakanı Lieberman Mısır’ı korkutmak için ne söyleyecek bakalım...