Bir sözcükte çok şey vardır
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir Mısır TV kanalına verdiği mülâkatta bolca kullandığı ‘lâiklik’ sözcüğü acaba Arapça’ya nasıl tercüme edildi?
Eğer Araplar arasında yaygın kullanımda olan ‘ılmaniyye’ sözcüğüyle karşılanmışsa, dediklerinin dinleyiciler tarafından kast ettiği biçimde anlaşıldığından kuşku duyabiliriz. Arapçada ‘lâiklik’ karşılığı kullanılan ‘ılmaniyye’ sözcüğü, hiçbir başka anlama çekilemeyecek biçimde, ‘dinsizlik’ anlamına gelir.
Önüne arkasına ‘dine saygılı’ türü sıfatlar eklediğiniz veya ‘din ve vicdan özgürlüğü sağladığı’ açıklamasını yaptığınız taktirde bile, ‘ılmaniyye’, özellikle dindar Araplar tarafından, kolayca benimsenemez.
Shakeaspeare gibi “Tek bir sözcük nedir ki?” demeyin, bazen ‘semantik’ başka her türlü mülâhazanın önüne geçer... Derdinizi anlatmak için tek bir sözcüğün ötesine geçmeniz gerekebilir.
Türkiye’de pek çok insan Ak Parti’nin neyi temsil ettiğini anlayamadı, anlamamakta da direniyor. Partiyi kuran kadronun kendisinin de üstlenilen misyonun künhüne varması kolay olmadı; pek çok terimle süreç içerisinde barışık hale geldiler. Bunların başında ‘lâiklik’ kavramı geliyor.
Çok şükür, ‘lâiklik’ sözcüğünün bizde Arapça’da olduğu türden ‘semantik’ sorunları yok; sorun, bizde, o sözcük arkasına sığınılarak savunulan düşünceler ve geçmişteki bazı uygulamalardan kaynaklanıyor. ‘Lâiklik’, özellikle Anglosakson ülkelerindeki kavrayışla din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına alabildiği gibi, bazı bağnaz ülkelerde yasakçılığı meşru göstermenin de bir aracı. Sovyetler Birliği ‘ateist’ bir anlayışa sahipti; din özgürlüğünü kısıtlama konusunda sıkıştırıldığında, mazeretini o tür bağnaz lâiklik uygulamalarında buluyordu.
‘Lâiklik’, din ve vicdan özgürlüğünü teminat altına alan ve her inancın hiçbir devlet müdahalesine mâruz kalmaksızın yaşanmasını sağlayan bir düstur olarak algılandığında sorun büyük çapta çözülüyor. Dinsel azınlıkların ‘lâiklik’ gerekçesiyle ezilmesi kadar, çoğunluğun haklarının ‘lâikliğe aykırılık’ bahanesiyle gaspedilmesi de bize özgü garipliklerdi.
Ülkemizde genel anlamda dindarlar ‘lâiklik’ kavramıyla olan geleneksel küslüklerini kısmen de olsa sona erdirdiyse, Ak Parti’nin uygulamalara getirdiği esnekliğin bunda büyük katkısı var. “Herkes benim gibi olsun” istemeyen bir anlayış kimseye ters gelmez.
Arapların sadece yanlış uygulamalar yüzünden değil semantik açıdan da ‘lâiklik’ kavramıyla sorunlar yaşaması, konuyu onlar açısından daha da nâzik kılıyor. Bireyle devlet arasında dini açıdan ayrım bulunması, lâik bir devlette Müslüman bireylerin inançları istikametinde yaşarken başka dinlilerin de kendi inançlarını koruyabilmeleri büyük bir yenilik Arap Dünyası’nın dindar insanları için...
Tayyip Erdoğan’ın Mısır’a taşıdığı mesajların nasıl algılandığı bu yüzden olağanüstü önemli. Türkiye’de yaşanan deneyimlerden geçmemiş, demokrasiyle tanışıklığı hiç mesabesinde, din-devlet ilişkilerine özgürlükçü açıdan yaklaşılan bir yönetime sahip olmamış Arap kitleleri, Erdoğan ve Ak Parti gerçeğini daha yakından tanısa iyi olacak...
2002’den 2007’ye ve 2011’e oylarını her seçimde biraz daha artırarak iktidarını sağlamlaştırması, Ak Parti’nin temsil ettiği gerçeğin tanındıkça benimsendiğini gösteriyor.
Önemli olan sözcükler değil, o sözcüklerin hangi anlam için kullanıldığıdır, unutmayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.