Matmazeller de rahatsız
Sonunda Fransız feministleri de Amerikalı ablalarına özenmişler, "matmazel" ve "madam" ayırımının kaldırılmasını istemişler.
Yerden göğe kadar haklıdırlar. (Sen de duy Nagehan.)
Erkeğe evli mi bekâr mı bakılmadan "mösyö" deniyor da kadına niçin ayırım yapılıyor?
Amerikan feministleri buna kestirme bir çözüm bulmuşlar, "Ms" deyip geçmişlerdi ("miz" okuyunuz)... Böylece "Miss" ve "Mrs" ayırımı sona ermişti. Aydınlar katında ve iş çevrelerinde tabii... Halk arasında sürüyor.
Fakat İngilizce bu çözüme çok yatkındı... Fransızca öyle değil.
Ne diyecekler? İkisinin ortasını karşılayacak bir kelime, bir kısaltma yok.
Hepsine birden madam deyip geçmek mi? Almanya'da da "Frau" ile "Fraulein" ayırımı 1972 yılında kaldırılmış, o tarihten beri Almanya'ya sekiz kere gittim geldim hiç farkında değildim! (Demek ki halk benimsememiş, ancak "resmi yazışmalarda" falan geçerli.)
Kendileri de bilemiyorlar, şimdilik değişimi önermekle yetiniyorlar.
Gösterdikleri sağlam kanıtlardan biri de, Fransızca'da bekâr erkeklere "jouvenceau" gibi gülünç bir seslenme şeklinin olmayışıdır. Bunda da haklıdırlar. (Ortaçağda vardı, genç erkeklere "puceau", kızlara da "pucelle" denirdi. Ünlü Jeanne d'Arc tarihte öyle geçer.)
Ama İspanyolca ve İtalyanca'da yakın zamana kadar kalmıştı bu "arkaik" ayırım. Erkeğe "senyor", kadına "senyora" deniyor ya, kıza da "senyorita", erkeğin bekâr cinsine de "senyorito" denirdi. (İtalyanca karşılıkları sinyor, sinyora, sinyorina ve sinyorino.)
"Senyorito" ortadan kalktı. Yok, İspanyol feministlerinin zorlamasıyla değil.
Zaman içinde anlam kaymasına uğradı... Senyorito seslenişi alaycı (pejoratif) bir anlam kazandı, "zengin çocuğu" hatta "muhallebi çocuğu" anlamına geldi (hani bizdeki "paşa çocuğu" gibi.) Ve terkedildi.
Peki bizde durum nedir?
Bizim böyle bir sorunumuz yoktur. Bizim işimiz kolay: "Sayın" kelimesi her iki cinsi de kapsıyor, üstelik evli-bekâr tefrik etmiyor. (Japonca'da da "san" denilip geçilir, kadın ya da erkek farketmez. Saygı belirtisi olarak üst sınıftan Japonlara "sama" diye seslenilir ama bunda da kadın-erkek farkı yoktur.)
Ama o "Ankara ağzı" diyeceksiniz... Ayırım gözeten "bay" ve "bayan" da otuzlu yılların Kemalist uydurukları...
Halkımız bayanı sevdi de bayı sevmedi. Bayan tuttu, bay tutmadı.
(Tıpkı, komedya karşılığı "güldürü"nün tutması, ama tragedya karşılığı "ağlatı"nın tutmaması gibi... Çünkü komedyaya herkes güler ama tragedyaya ağlamak için ya psikopat ya da eski Yunanlı olmak gerekir!)
Gene de hemşerim, bizim memlekette erkeğe "bey", kadına da "hanım" denir. Tek parti diktası çok uğraşmış ama bunu ortadan kaldıramamıştır.
Esenboğa'dan uçağa sayın binen, Yeşilköy'e hanım ya da bey iner. Ankara'da Sayın Kılıçdaroğlu olarak tanınan kişi, bizim burada Kemal Bey'dir.
Türk feministleri kendilerini fazla üzmesinler, Batılı hemcinslerine özenip hanım ve bey ayırımını bile ortadan kaldırmaya da çalışmasınlar.
Takım taklavat bütünüyle farklı... Ayrıca bende prostat var sende yok, bende adem elması var sende yok, eh o kadarcık "hitap farkımız" da olacak be bacım!
Bende kıl var sende yok diyemedim, kozmetik üreticileri yalanlayabilirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.