Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

İsa Gök neden ağladı?

İsa Gök neden ağladı?

Kararlı bir “devrimci”, ödün vermez bir “laik”, katı bir “Kemalist” olarak tanıdık İsa Gök’ü ve çok sevdik...

Duygusalmış da...

Katıldığı bir televizyon programında, kendisini tutamayıp nasıl ağladığını tafsilatlandırmış...

Ben izleyemedim, anlattılar...

Başbakan Erdoğan, “Tükürdüklerini yalayacaklar, gelip Meclis’te yemin edecekler” deyince, 81 yaşındaki babası Mevci Gök, gözyaşlarını tutamamış. Bu manzarayı gören İsa Gök de başlamış ağlamaya...

Diyor ki, “Sinirimden ağladım. Babamı öyle görünce...”
Kim babasına öyle görse dayanamaz.

Çok iyi yapmış.

Kaldı ki, bir nakısa değildir ağlamak... Ağlayan, ağlayabilen insanlardan zarar gelmez... İçe dönük oldukları, farklı bir “gerçeklik düzleminden” baktıkları için, insanı merhamete, anlayışa, bağışlamaya çağıran bir hassa (hadi diyelim ki nevroz) geliştirmişlerdir ve bunu bazen “meram ifade etme aracı” olarak da kullanırlar.

Kısacası, iyidir ağlamak...

Özendirilmelidir...

Deniz Baykal’ın da çok iyi ağladığı rivayet edilir.

Şu sıra, “Nasıl etsem de, 61’in yarısını 25 olarak tescil ettirsem?” sorunsalıyla meşgul bulunan Yaşar Nuri Öztürk hocamız, bir beyanatında, Baykal’ı işaretle, “Ben bu kadar güzel ağlayan adam görmedim... Ancak Peygamberler böyle ağlayabilir” demişti.

Demek ki ağlamak, aynı zamanda, sosyal demokratlarımızda “ontolojik” bir hususiyetmiş...

İsa Gök de, ancak dublaj sanatçılarında görülebilecek mükemmel ses tonuyla kimbilir nasıl güzel ağlamıştır.

Fakat, anlayamadığım husus şu:

Başbakan’ın “Tükürdüklerini yalayacaklar” ifadesinden sonra duygusal gelgitler yaşayan ve ağlayan İsa Gök, mukabil olarak sarfettiği “Diz çökecekler” ifadesiyle acaba kimlerde duygusal gelgitler oluşturdu?

Bu durumda, bütün bir AK Parti grubunun sular seller gibi gözyaşı dökmesi gerekmiyor mu?

Demek ki neymiş?

Kendimize yönelmesini istemediğimiz sözleri, biz de “karşı taraftakilere” yöneltmemeliymişiz.

İsa Gök, bir aksilik olmazsa, bugün Meclis’e gidip yeminini edecek ve tek kaldığı eylemini sonlandıracak.

Bugün (yani dün), bir basın toplantısı düzenledi ve eylemini sonlandırma gerekçesini açıkladı: “Hukuk dışılığa dikkat çekme, haykırışlara kulak verme ve milli iradeye sahip çıkma adına başlatmış olduğum eylemimi, Meclis içtüzüğü gereği iktidar grubu tarafından milletvekilliğimin düşürülmesi aşamasına gelinmesinden dolayı sonlandırıyorum.”

Bu açıklamada benim dikkatimi daha çok “milli iradeye sahip çıkma” ifadesi çekti.

İcabında milli iradeye sahip çıkma iradesi gösteren İsa Gök, milli iradenin bir neticesi olarak parlamentoda bulunan milletvekili çoğunluğunu (yani Ak Parti grubunu “Fethullahçı çete” olarak suçlamıştı.

Kime hakaret ettiğini düşünüyordu?

Fethullah Gülen Hocaefendi’ye mi?

Parlamentoya mı?

Yoksa, sahip çıktığını söylediği milli iradeye mi?

İsa Gök bıraksın onu bunu da, “taşlı sopalı direniş” çağrısına kaynaklık teşkil eden ünlü Bursa Nutku’nu anlatsın bize.

Mustafa Kemal’in Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada (yani mahut nutukta), gençliği “illegaliteye” ve “hukuk dışılığa” çağıran hangi ifadeler yer alıyordu? Bu türden ifadeler yer almıyorsa, kendisi “taş” ve “sopa”yı nasıl elde etmiş?

Bunu açıklasın bize...

Belki ikna oluruz, oyumuzu da CHP’ye veririz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi